Göç, seyahat gibi nüfus hareketleri veremin (tüberküloz) yayılmasını tetikleyen önemli faktörler arasında yer alıyor.
Dünyada yılda yaklaşık 8.4 milyon kişi vereme yakalanıyor, 2 milyon hasta da yaşamını yitiriyor. Tedavisi bulunan, korunulması mümkün olan verem, dünyada insanları en çok öldüren 10 hastalık arasında gösteriliyor. Sınır tanımayan, tahminlerinizden de yakınınızda duran bu hastalıktan korunmak için önlem almanızda yarar var.
Belki kitapların, eski filmlerin etkisiyle çoğumuz veremi sadece sosyo-ekonomik düzeyi düşük ya da büyük acılar, travmalar yaşayanların hastalığı sanıyoruz. Ancak büyük metropollerde yaşayan, üst gelir gruplarından kişiler bu hastalıktan muaf değil. Türkiye, hastalığın orta sıklıkla rastlandığı coğrafyada yer alıyor. Nüfusun dörtte biri verem mikrobuyla bulaşmış halde. 200 bin civarında verem hastası olduğu ve her yıl 30-40 bin yeni hastanın ortaya çıktığı sanılıyor.
Verem etkeni hasta kişiden sağlıklı kişilere solunum yoluyla geçiyor. Bir hasta, yılda 10-15 sağlıklı kişiye mikrobu taşıyabilir. Çoğu zaman hasta verem olduğunu bilmiyor bile. Rahatça gezip dolaşırken çevresine hastalığı yayıyor. Bulaşma hava yoluyla olduğundan, kişi farkında olmadan mikrobu alabilir.
Daha önce verem aşısı yaptırmayanların veya basili almayanların aşılanması öneriliyor. Bunun anlaşılması için basit testler yapılıyor. Ancak aşının etkisi en erken bir ay içinde ortaya çıkar. Dolayısıyla zamanlamayı iyi yapmak lazım. Ayrıca etkili de olsa yüzde 100 korumuyor. Özellikle veremin sık görüldüğü Doğu Avrupa ülkeleri, Rusya, Çin, Hindistan, Uzakdoğu ülkelerine gidenler öncesinde aşı yaptırmayı ihmal etmemeli. Çünkü bunlar aynı zamanda hasta yükünün en fazla olduğu ülkeler.
Tedaviyi aksatmak mikrobu güçlendirir
Verem 60 yıldır tedavi edilebilen bir hastalık. Tedavisi en az altı ay sürüyor. Tedaviye başlandıktan sonra 20 gün içerisinde hastalık belirtileri düzeliyor. Fakat eğer hasta iyi olduğunu düşünüp, tedavisini keser veya aksatırsa hastalık birkaç ay içerisinde tekrarlıyor. İkinci kez tedavi maalesef ilki kadar etkili değil. Tedavi kısa tutulursa, aksatılır, yeterli sayıda ve dozda ilaç kullanılmazsa ya da düzensiz kullanılırsa, ilaçlara karşı direnç gelişebilir. Tedavi edilemez bir hastalık haline gelebilir.
Havada asılı mikroplar akciğere nefesle giriyor
Konuşma, nefes alıp verme ve öksürme sırasında etrafa saçılan basiller kuruyarak havada asılı kalır. Hastayla aynı kapalı mekanda bir arada bulunan sağlam kişilerin akciğerlerine nefes alırken gidip yerleşir. Mikrop alındıktan sonra, bazen yıllar boyu hastalık yapmaksızın vücutta kalabiliyor. Günün birinde vücut direncinin düşük olduğu bir dönemde hastalık ortaya çıkıyor. Alkol, sigara alışkanlığı, yetersiz beslenme, kötü yaşam koşulları ve şeker, böbrek gibi kronik hastalıklar hastalığın ortaya çıkışını kolaylaştırır.
Verem, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, ateş, terleme, öksürük, balgam çıkarma ve bazen balgamda kan gelmesi gibi yakınmalarla kendini belli eder. Tanı için göğüs röntgeni, balgamda mikrobun araştırılması gerekir. Bazen de verem bir idrar yolu hastalığı veya eklem-kemik iltihabı ya da ciltte yara şeklinde çıkabilir.