İtalya, Yunanistan ve Türkiye’nin MS konusunda söz sahibi olan otorite uzmanları İstanbul’da bir araya geldi.
Hastalığı kontrol altında tutmaya yönelik yeni tedavilerle elde edilen başarılı sonuçlar tartışıldı. Toplantıda özellikle hastalığı tetikleyen faktörler konuşuldu.
MS nasıl bir hastalıktır?
Gerek ortaya çıkış biçimi, gerekse seyri açısından MS tek bir hastalık değil. Biz "Herkesin MS’i kendine özgü" diyoruz. Merkezi sinir sistemini oluşturan sinirlerdeki iletim bozukluğundan ve kopmalardan kaynaklanır. Patoloji, immünoloji, radyoloji görüntüleri de ortaya koyuyor ki içinde farklı gruplar var. Kişinin yatkınlığına ve çevre faktörlerine bağlı gelişiyor. Kişinin yatkınlık derecesinden kasıt, genetik yapısı. Dışarıdan tetikleyen faktörler ile yaşam biçimi, çevrede bulunan başta mikroplar, beslenme alışkanlıkları, yiyeceklerin içindeki katkı maddeleri vs... Karşımızda tek bir hastalık olmadığı için tek bir tedavi yöntemi biçiminden söz etmenin de çok zor olduğunu anlıyoruz.
Belirtileri nelerdir?
Kişiden kişiye değişmekle beraber bu belirtilerin bir veya birkaçının görülmesi halinde mutlaka nöroloğa başvurulması gerekiyor: Halsizlik, hissizlik, duyu zayıflaması, kas sertleşmesi, titremeler, çift veya bulanık görme, ince hareketlerde beceri kaybı, koordinasyon bozukluğu, beden veya bacaklarda güç kaybı, konuşma bozukluğu, pelteklik. Genellikle 20-50 yaşları arasında aktif, eğitimli genç kişileri etkileyen bir hastalıktır. Kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülmektedir. Özellikle 40 yaşın altındaki genç erişkinlerde işlevsel kısıtlılığa yol açan en yaygın nörolojik hastalıktır. Dünyada 1,5-2 milyon, Türkiye’de 35-40 bin kişinin hasta olduğu düşünülüyor. Türkiye’de bu kişilerin büyük bir çoğunluğu hastalığından habersizdir. Hastalık sıklıkla atak adı verilen şikayetlerin arttığı ve hastanın yaşam kalitesinin düştüğü dönemlerde kendini gösterir. Bu atakların zamanı belli değildir. Hastalık kişiden kişiye çok farklı seyretmekte, hatta aynı kişide bile farklı zamanlarda farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır.
Tedavide hangi noktaya gelindi?
20 sene öncesine bakarsak bugün tedavi açısından daha iyi durumdayız. Herkesin MS’i kendine özgü. Bu nedenle kişiye özel tedavi arayışlarına girilmiş vaziyette. Hastanın direncine, yatkınlıklarına ve çevre faktörlerine göre ilaç seçimi ve doz ayarlaması yapılacak. Sinir dokusu içerisindeki süreç kişiden kişiye fark ediyor. Birinde bir mikrop tetikliyor; o kişinin bağışıklık sistemine göre orada meydana gelen alerjik reaksiyonu biz kortizonla ve mevcut tedavilerle bastırabiliyoruz. Bir yiyeceğin içindeki bir kimyasal madde tetikliyor; orada başka bir yolla bağışıklık sistemi tetikleniyor, sinir dokusunda başka şekillerde reaksiyon veriyor. Bu yüzden her MS’li için ayrı tedavi şekli düzenlemek gerekiyor.
MS’de ailesel yatkınlık söz konusu mu?
Dünyada da şu anda belirlenen nokta şu ki; MS, irsi, kalıtsal değil ama genetik bir yatkınlık var. Belirli aileler bu yatkınlığı taşıyorlar. Ama uygun çevre faktörleriyle karşılaşmazlarsa hastalığı geliştirmiyorlar. Bizim ve bütün dünyanın yapmak istediği bu yatkınlık sağlayan genleri bulmak ve bunu tetikleyen olayları ortaya koymak. Bunların sinir dokusu içinde meydana getirmiş olduğu reaksiyonu ortaya koyup buna uygun tedavi şekli belirlemek. Ailesinde böyle hastalık görülmeyen insanlara göre, ailesinde görülen insanların hastalıklarının başlangıç şekilleri, MR bulguları, beyin omurilik sıvısı incelemelerinde bir fark var mı? Burada yakalayacağımız ipuçları hastalığa yatkınlığı ortaya koyabilir. Sona doğru ilerliyoruz, ona göre kişiye özel yeni tedavi şekilleri uygulayacağız
MS’i tetikleyen faktörler neler?
Belki yaşam biçimimiz, belki de Akdeniz diyeti ile beslenmemiz nedeniyle, kuzey ülkelerine göre görülme oranı bizde daha az. Margarin, işlenmiş et ve et ürünleri, hazır meyve suları, reçel, kola gibi yiyeceklerdeki renk verici maddeler, çok sıcak ortam, psikolojik durum gibi tetikleyici çevresel faktörleri dikkate almamız gerekiyor.
MS tedavisinde kök hücre çalışmaları ne durumda?
Tıpta bütün dallarda ve nörolojinin bütün dallarında kök hücre araştırmaları devam ediyor. Ama şu anda hayata geçecek durumda değil. Bizim Hematoloji Ana Bilim Dalı’mızda altyapı vardı, bu çalışmayı başlattık. Bunu kabul eden, maddi yükünü karşılayan hastalar var. Avrupa MS Araştırma ve Tedavi Komitesi’nin alt grubundaki Kök Hücre Araştırma Grubu’nun koyduğu guide- line’lara göre yapıyoruz. İlk aldığımız sonuçlar umutlandırıcı gibiydi ama geçen sürede bir stabilizasyon sağlamasından öte dramatik bir sonuç yapmadığını görüyoruz. Bunu sadece başka tedavilere cevap vermeyen, hasta gruplarına yapıyoruz.