Paylaş
Böbrek Haftası’nın bu yılki teması ‘Böbreklerini Koru, Kalbini Kurtar’. Nedeni açık, her yaşta görülebilen böbrek hastalığı, erken aşamalarından itibaren kalp ve damar hastalığı riskini ciddi oranda artırıyor. Tansiyonun düzenli ölçülmesi ve basit idrar tahlilleriyle hastalığı erken evrede yakalamak mümkün.
Böbreğin süzme gücünde henüz yüzde 30-40 azalma veya az miktarda protein kaçağı olduğu dönemlerde bile kalp ve damar hastalığı riski artmaya başlıyor. Kronik böbrek hastalığı olanlarda sakatlık ve ölüm oranları, sağlıklı kişilere göre 10-30 kat daha yüksek. Bu hastalarda ölümlerin yaklaşık yarısından kalp ve damar hastalıkları sorumlu. Dolayısıyla kronik böbrek hastalığının erken tanısı ve önlenmesi, kalp sağlığının korunması bakımından da önemli.
Böbrek hastalığı ilerledikçe, risk de artıyor. Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Altun hipertansiyon ve diyabet gibi sık görülen hastalıkların hem böbrek hem de kalp-damar hastalığı gelişiminde önemli olduğunu söylüyor. Dolayısıyla tuzun azaltılması, sigaranın bırakılması, kilo verilmesi ve fiziksel aktivitenin arttırılması gibi önlemler hipertansiyon, diyabet gelişimi, böbrek, kalp damar hastalığı sıklığını azaltıyor. Altun, “Sonuç olarak böbreği korumak için alınacak önlemlerle kalp sağlığı da korunur” diyor.
7.5 MİLYON BÖBREK HASTASI
Türkiye’de 7.5 milyona yakın insan kronik böbrek hastası. Diyalize giren ve böbrek nakli olmuş hastaların sayısıysa 60 bin. Derneğin yönetim kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Ecder de, “Kronik böbrek hastalıkları çoğunlukla çok sinsi seyrettiği için birçok hastada tanı ve tedavide geç kalınıyor. Kan basıncının düzenli ölçülmesi ve idrar tahlili gibi basit tetkiklerle kronik böbrek hastalığı erken dönemlerde teşhis edilebilir” görüşünde.
YANLIŞ VE GEREKSİZ AĞRI KESİCİLERE DİKKAT
Yanlış ilaç kullanımı da böbrekleri bozan faktörlerden. Ecder, “Ağrı kesiciler gibi bazı ilaçlar ve yararı bilimsel çalışmalarda kanıtlanmamış bazı bitkisel ürünler böbreklere zarar verebilir. Doktor önerisi olmadan ilaç kullanımından kaçınılmalı” uyarısında bulunuyor.
Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar ise, kronik böbrek hastalığına yol açan risk faktörlerini şöyle sıralıyor: Diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalığı, ailede böbrek hastalığı bulunması ve yaşlılık. Ayrıca obezite, sigara, böbrek taşı, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, sık ağrı kesici kullanımı, bağ dokusu hastalıkları ve düşük doğum ağırlığı da diğer önemli nedenler.
1975-90 ARASINDA DOĞANLARA YENİDEN KIZAMIK AŞISI
BAKANLIK: Gerek yok
DERNEK: Şart!
Son haftalarda bildirilen kızamık vakaları korkuttu. Vakaların çoğunluğu 20-35 yaş arasında olduğu için, 1975-90 arasında doğanların kızamığa karşı tekrar aşılanabileceği gündeme gelmişti.
Sağlık Bakanlığı Kızamık Bilim Kurulu konuyla ilgili toplandı ve son noktayı koydu: 1975-90 arasında doğanların kızamık aşısı olmasına gerek yok. Bu kararı almak için önce son kızamık vakalarının sık görüldüğü 20-35 yaş grubunun kızamığa karşı bağışıklık durumuna bakıldı. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’nın yaptığı çalışmaya göre, bu yaş grubundakilerde kızamığa karşı bağışıklık yüksek düzeyde. Bilim Kurulu’ndan Prof. Dr. Mehmet Ceylan, “O yıllarda aşılanma oranları düşük olsa bile doğal yolla, yani hastalığa yakalanarak bağışıklık kazanma oranı yüksek” diyor.
Kızamık virüsünün yol açtığı ve tedavisi bulunmayan SSPE (subakut sklerozan panensefalit) hastalığıyla mücadele eden SSPE Derneği Başkanı Cengiz Kara ise Sağlık Bakanlığı’nın aksine, 1975-2002 arasında doğan herkesin kızamık aşısı olması gerektiği konusunda ısrarlı. Kara; “1975-1990 doğumlulara ek olarak, tek doz ve 9’uncu ay aşı uygulanması nedeniyle 1987-1998 doğumlular ve özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kullanılan bayat aşılar nedeniyle 1998-2002 doğumlular da risk altında” diyor.
3 Mart itibariyle, İstanbul’da tespit edilen kızamık vaka sayısı 33. Yatarak tedavi gören vaka bulunmuyor. Diğer illerdense vaka bildirilmedi. En küçük vaka 9 aylık, en büyük vakaysa 35 yaşında. Ancak vakaların büyük bölümü 20-35 yaş grubunda.
UZUN LAFIN KISASI
YANLIŞ:
Gözlerinizin parlaması için limon sıkın. Biraz acır ama sonuç iyidir!
DOĞRU:
Asla yapmayın. Limon gözleri parlatmaz. İçindeki asit gözleri kızartır, yakar ve tahriş eder.
ŞİFA KÜTÜPHANESİ
Annem romanı okuyunca kalp krizi geçirdiğimi sandı
İstanbul Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Erdem Kaşıkçıoğlu (42), kalp krizinden ilham alarak roman yazdı. Spor hekimliği, iç hastalıkları ve kardiyoloji olmak üzere üç uzmanlığı bulunan ender doktorlardan Kaşıkçıoğlu’nun ‘Acı Tebessüm-Risus Sardonicus’ adlı kitabının kahramanı da kalp krizi geçiren bir kalp doktoru. Kaşıkçıoğlu, “Bu kitabı yazmaktaki amacım, kalp ve damar sağlığını korumayı, kalp krizinin nedenlerini, belirtilerini, tedavilerini anlatmak. Kitap, türünün tek örneği. Yayınevi de hangi kategoriya sokacağına karar veremiyor. Annem kitabımı okumaya başladığında kalp krizi geçirdiğimi düşünerek üzüldü. Kitabı yarısında bıraktırdım. Ancak okumak için çok ısrar etti ve bitirdi” diyor.
Ani ölümlerin çok büyük bölümünün kalp krizlerinden kaynaklandığını hatırlatan Kaşıkçıoğlu, “Maalesef kalp krizi geçirenlerin üçte birinde ilk belirti ölüm. Yatakta ölü bulundu, uyanamadı deniyor... Şanslı bir kesim hastaneye ulaşabiliyor. Efor testi yaptırırken, anjiyo olurken de kalpten kaybedilen hastalar bile var” diyor. Kitapta, sadece kalp krizi anlatılmıyor, kalp ve damar sağlığıyla ilgili bilimsel ama anlaşılır bilgiler yer alıyor. Kaşıkçıoğlu, meslektaşlarıyla ilgili cesur tespitlerde de bulunuyor, hasta-hekim-hastalık üçgenini bir kez daha değerlendiriyor. Galata Yayınevi’nden çıkan kitap, 15 lira.
TAMAMLAYICI TIP
Hafızaya biberiye takviyesi
Herkes hafıza zayıflığından ve unutkanlıktan şikâyetçi. Kapasiteyi artıracak bir sihirli değnek yok. Ama bazı doğal kaynaklardan yardım almamız mümkün. Beslenme ve diyet uzmanı Gizem Keservuran hafızayı güçlendirmek için biberiye öneriyor. “Yemeklerle birlikte verilen biberiyeyi tabağınızın kenarında bırakmayın, yiyin” diyor. Tadı acı geliyorsa peynirle karıştırmayı deneyin. Biberiyenin başka yararları da var. Antioksidan ve iltihaplanmayı önlüyor. Astım, karaciğer rahatsızlığı ve kalp hastalıklarına neden olan inflamasyonun azalmasına yardımcı olabiliyor. Hayvanlarda yapılan araştırmalarda, biberiye yağının karaciğeri koruduğu, hücre yapısının bozulmasını ve tümör oluşumunu önlediği gösterilmiş. Ancak hamilelikte önerilmiyor.
SAĞLIĞIM İÇİN
Ali Sunal (Oyuncu)
MUTLAKA YAPARIM:
Düzenli spor yaparım. Haftada iki kez halı saha maçı, her kış kayak, mutlaka yoga yaparım. Şimdi yine haftada iki kez yeni bir egzersiz programına başlıyorum. Yediklerime dikkat ederim.
ASLA YAPMAM:
Sigara katiyen içmem. Alkolü abartmam.
MUTLAKA YAPACAĞIM:
Bir beslenme uzmanına danışarak, sporla ilgili yeni bir beslenme şekline geçiyorum. Her şeyi kafaya takarım. Buna engel olmaya, daha geniş bakmaya çalışıyorum.
Paylaş