Paylaş
Adapazarı’nda, Sakarya Üniversitesi’nin spor salonundayız. Tribünler boş ama sahanın kenarındaki minderin üzerinde üç genç sanki bale gösterisindeymişçesine estetik hareketler yapıyor. Vücutları öylesine esnek ki, başlarındaki antrenörlerinin bir komutuyla havada akıl almaz dönüşler yapıyor, ters taklalar atıyorlar.
Elif, Zeynep ve Necmettin Erbakan Akyüz sıradan gençler değil. Onlar Türkiye’nin en önde gelen wushu sporcuları. Son yıllarda her şampiyonadan madalyayla dönen bu üç milli sporcu aynı zamanda kardeş. Üstelik üçünü de yine wushucu anneleri Fatma Akyüz (40) çalıştırıyor.
Zaten Akyüz’ler her bireyiyle wushu sporuyla yoğrulmuş bir aile. Fatma Akyüz, Uzakdoğu sporlarına meraklı erkek kardeşleri sayesinde henüz 14’ünde tanışmış wushuyla. Sonra da Adapazarı’nda bir spor salonu işleten Abdurrahman Akyüz’le evlenmiş. Çocukların da sırayla bu spora başlamasını takiben Baba Akyüz de 2007’de kurulan Türkiye Wushu Federasyonu’nun ilk başkanı seçildi.
WUSHU YAŞAM TARZIMIZ
Fatma Akyüz üniversitede ve sonra annelik döneminde de bu spordan kopmadı. Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’nün kursunu bitirerek antrenörlük diplomasını aldı: “Başörtülü olduğumdan şampiyonalara katılamadım ve sporculuğa devam edemedim. Bu sebeple antrenörlüğü seçtim, milli takım antrenörlüğüne kadar yükseldim.”
Ama asıl bizi şaşırtan çocukların durumu: Elif (15), Zeynep (12) ve Necmettin Erbakan (11) öylesine büyük bir hevesle bağlanmışlar ki wushuya, günde tek antrenmanla yetinmiyorlar. Sabah okula gitmeden önce ilk antrenmanlarını yapıyorlar. Tabii ki annelerinin gözetimi altında... Öğleden sonra da dersler bitince çantaları eve bırakıp yeniden salonun yolunu tutuyorlar. Fatma Akyüz’e göre genç yaşlarına karşın wushu çocuklar için bir yaşam tarzına dönüşmüş durumda. “Haftada beş gün, sabah ayrı akşam ayrı antrenman yapıyoruz. Başka bir alışkanlıkları da yok. Sadece bedensel değil, zihinsel gelişimlerine de katkısı büyük. Sınıfta hep başarılı ve liderler.”
Çocuklardaki bu cevheri görünce Fatma Akyüz onları 2009’da ilk kez bir aylık bir kamp için Çin’e götürdü. Orada Çinli eğitmenlerin nezaretinde günde altı saat çalıştılar. Bunun karşılığını da aldılar. Ertesi yıl milli takıma seçildiler. Fatma Akyüz sık sık Çin’e gittiklerini, üç aylık kamplar yaptıklarını anlatıyor. “Çin’deki çalışma ve yaşam şartları kolay değil. Bazen çocuklarımı Çin’de bırakıp iki ülke arasında mekik dokuyorum. Çinli hocalar çocuklarımı ilk gördüklerinde ‘kesin dünya şampiyonu olur’ demişti. Çin’deki şampiyonalarda bile birincilik aldılar. 2010’da Singapur’da changquen (uzun yumruk) kategorisinde Zeynep üçüncü oldu ve Türkiye’ye bu spor dalındaki ilk dünya madalyasını kazandırdı.”
TÜRBANLA MİNDERDE
Akyüz’ün her iki kızı da kendisi gibi türbanlı. Dünya şampiyonalarında mindere böyle çıkabildiklerini söylüyor. “Türbanla mindere çıkmaları hiç sorun teşkil etmiyor. Yalnız geçen yıl Letonya’daki Avrupa Şampiyonası’na başörtülü sporcu almamaya karar verdiler. Bence o karar sırf Elif’in yarışmaması için alınmıştı. Çünkü türbanlı tek sporcuydu.”
Akyüz dünyanın sayılı sporcuları arasına giren çocuklarının biraz ihmal edilmesi nedeniyle kırgın. “Şampiyonalara hep kendi imkânlarımızla gidiyoruz. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, ‘Paranız varsa gidin, yoksa gitmeyin’ diyor. Daha önce şartları zorladık, milli takımı şampiyonaya götürdük. Dört dünya şampiyonu çıktı.”
Ailenin wushuya ilgisi bununla sınırlı kalmayacak gibi gözüküyor. Mesela sporcu yetiştirmek için bir wushu enstitüsü kurmayı planlıyorlar: “Bu spordan gençleri yetiştirmek dışında bir beklentimiz yok. Yakında Elif ile yine Çin’e gideceğiz. Çinli bir hocayla birlikte onu Malezya’daki dünya şampiyonasıyla, Endonezya’daki İslam oyunlarına hazırlayacağız. Bundan sonra da sıra dört yaşındaki kızım Ayşe Sude’de...”
Çin savunma sanatı
Wushu, Çin savunma sanatlarının tümüne verilen isim. Wushunun iki dalından ‘tao’da çeşitli solo hareketler sergileniyor. Wushu’nun kendine özgü koreografik hareketleri var. Sporcu 1 dakika 20 saniyede serisini tamamlıyor. ‘Sanda’da ise dövüş hünerleri sergileniyor.
Salonda annemize Fatma Hoca diyoruz
Elif Akyüz (Üstte solda): Wushu benim için her şey. Bütün hayatımı ona göre ayarlıyorum.
Zeynep Akyüz (Üstte sağda): Birkaç yıldır Çin ile Türkiye arasında mekik dokuyoruz. Yorulsam da alıştım bu tempoya. Annem antrenmanlarda çok ciddi. Bize çocuklarıymış gibi davranmıyor. Salonda ona Fatma Hoca ya da Hocam diye hitap ediyoruz.
Necmettin Erbakan Akyüz (Üsttte ortada): Annem olmasaydı bu seviyeye gelemezdik. Kıyafetlerimizi, ablalarımın başörtülerini bile elde dikiyor. Bir antrenmanda kaytarırsak diğerinde 10 kat fazla çalıştırıyor.
Çocukların dereceleri
2011’de Ankara’daki Dünya Şampiyonası’nda Elif, 18 yaş üstü sporcularla yarışmasına karşın qiang’da (mızrak) şampiyonu oldu.
2012’de Makao’daki dünya şampiyonasında Elif, jian’da (kılıç) dünya şampiyonuydu. Zeynep de changquang’da (uzun el) şampiyon, nangun’da (sopa) ise üçüncü oldu. Necmettin tongbeiquan’da (boş el) nangun’da (sopa) dünya üçüncüsüydü.
İsimlerini Erbakan koydu
Baba Abdurrahman Akyüz, eski Milli Selamet Partisi ve Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan’ın 30 yıl boyunca gönüllü korumalığını yapan Sakarya Grubu’nun lideri. Tüm çocukların adını da Erbakan bizzat koymuş. Kızlara kendi kızlarının adını uygun bulmuş, oğlana da kendi adını.
Paylaş