13. dev adam Recep Akdağ

Türkiye’de sağlıktan sorumlu bir numaralı adam, Sağlık Bakanı Recep Akdağ (51) kendi sağlığı için ne yapıyor merak ettim, kapısını çaldım.

Haberin Devamı

Çocuk kan hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Akdağ, sağlıklı yaşam için öyle karmaşık reçeteler, formüller uygulamıyor; avuç avuç takviyeler kullanmıyor. Kendisi için daha sık spor yapma ve biraz daha kilo verme hedefi koyan Akdağ, altı ayda bir check-up’tan geçiyor ve fırsat buldukça basketbol oynuyor

Hiç sigara içtiniz mi?/images/100/0x0/55ead767f018fbb8f89a295d
- Babam 1970’li yıllarda milletvekiliydi. O zaman TBMM sigaraları vardı. Bu sigaralar itibarlıydı. Üniversiteye başladığımda o sigaralardan taşıdığım, yaktığım ve arkadaşlara ikram ettiğim oldu. Ama sigarayı akciğerlerime çekecek kadar hiç sevmedim. Sadece ağzıma alıp üflerdim. O zamanlar sigara bir itibar vesilesi gibiydi. Türkiye’de artık bu tersine doğru gidiyor.

Rutin check-up yaptırır, muayene olur musunuz?
- Rahmetli babacığım prostat kanserinden vefat etti. Ben de aşağı yukarı altı ayda bir tetkikler yaptırıyorum. Prostatla ilgili olan PSA’ya baktırıyorum. Bu sırada rutin biyokimya tetkikleri de yaptırıyorum. Şükürler olsun hiçbir sorunum yok. Tansiyonum, şekerim, kolesterolüm normal sınırlarda. Herhangi bir biyokimyasal veya vücut ölçüm değerinde bir sorun yok. Ama biliyorum ki biraz kilo vermez ve yeterince hareket etmezsem sorunlar başlayabilir.

Düzenli kullandığınız ilaç veya vitamin var mı?
- Yok.

Sofranızdan eksik etmediğiniz yiyecekler neler?
- Kahvaltı hariç her öğünde mutlaka yoğurt ve salata bulunur. Ara öğünlerde de yağsız ve tuzsuz salata yemeği tercih ederim. Bazen de meyve tabağı.

Egzersiz alışkanlığınız var mı?
- Ben, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ve birkaç bürokrat egzersiz programı yaptık. Küçük bir salonda, hoca eşliğinde haftanın iki günü germe, bir günü de yüzme. Ama programı ayda ancak üç gün yapabiliyorum. Atalay ile Dinçer de sürekli devam edemiyor ama yine de benden daha düzenliler. Gençliğimde çok spor yaptım. Basketbol, futbol, masa tenisi, satranç oynadım, koştum. Erzurum’da amatör bir takımda futbol ve basketbol lisansım vardı. Fırsat bulduğumda yüzmeyi çok seviyorum. Aslında 10 yıldır sporu ihmal ediyorum. Hiç doğru yapmadığımı da çok iyi biliyorum.

Kilonuzu nasıl kontrol ediyorsunuz?
- Kilo almamaya, vermeye gayret ediyorum. Altı aydır vermeye muvaffak oldum. Ama yiyeceklere kısıtlama getirmedim. Sadece az yemeye, günlük kalori miktarını azaltmaya çalışıyorum. Son üç ayda üç kilo verdim. Devam ettirerek toplam on kilo vermek istiyorum.

Çay, kahveyle aranız nasıl?
- Kahveyi yemeklerden sonra nadiren içerim. Erzurumluyuz çay bizde çok içilir ama koyu değil. Yemeklerden sonra, koyu olmamak kaydıyla çay içiyorum. Aralarda çay yerine su içmeyi tercih ederim. Suyun yararları daha çok. Fazla kahvenin kemikleri zayıflatmak gibi zararlı etkileri olduğunu biliyoruz.

Kaç saat uyursunuz?
- Ortalama 5-6 saat. 6-7 saat uyuduğumda daha zinde kalkttığımı da hissediyorum ama akşam yemeğini çok kaçırmamak kaydıyla bu kadar uykunun yeterli olabileceğine inanıyorum. Ağır akşam yemekleri büyük yük oluyor.

Detoks gibi moda akımlara inanır, uygular mısınız?
- Hiç detoks programı uygulamadım. İster klasik ve geleneksel ister modern tıp tavsiyeleri olsun hepsinin ‘kanıta dayalı’ olması lazım. Kanıta dayalı tıbbın temeli, bilimsel kaynaklarda, hakemlerin süzgeçinden geçerek yayınlanmış olması. Klasik tıp uygulamaları kanıta dayandırılmadan kolay kolay piyasaya çıkamaz. Bazen televizyon programlarda izliyorum, biri çıkıp diyor ki “Bak buna iyi geldi”. Böyle kanıt olmaz. Kontrollü çalışmalarla, hakemli bilimsel dergilerin, “Evet bu kanıta dayandırılmış tıptır” dediği her şeye vatandaşımız güvenebilir. Onun dışındaki hususlarda temkinli olmak lazım. “Şu programı yap, şu bitkiyi kullan, şu moda tedaviyi yaptır yarar görürsün” diyenlere vatandaşın da “Kanıtınız nedir?” sorusunu sorması lazım. Sadece klasik tıbbın değil, geleneksel hatta moda akımların önemli bir bölümünün de yararlı olabileceğine inanırım. Yeter ki kanıta dayandırılsın. ‘Ben yaptım oldu’yla olmaz.

Başınıza gelmesinden korktuğunuz bir hastalık var mı?
- Şahsen korktuğum hiçbir hastalık yok. Cenab-ı Hak nasıl takdir etmişse öyle olur. Ama tedbirinizi almalısınız. Ailemizde bir genetik yapı var. Sigara içen üyeler çok erken ve ağır zararlar görüyor. Kalp krizleri, akciğer kanserleri, inmeler... Ailemin hiçbir üyesinin sigaraya yaklaşmaması lazım.

İKİ OĞLUM DA SİGARA İÇİYOR

Ailenizde sigara içen var mı?

- İki oğlum az da olsa sigara içiyor. Ağır içici değiller. Evde, kapalı ortamlarda içmezler. Artık birer yetişkinler, kendi kararlarını kendileri verecek yaştalar ama sigara içmelerinden hoşnut değilim. Bırakmaya çalışıyorlar. Ben de bırakmalarını çok arzu ediyorum. Onlar adına korkuyorum. Çünkü ailemizin genetik yapısı bu açıdan bir olumsuzluk gösteriyor. Zaten sigara herkese zararlı.

Stresle baş etmek için neler yaparsınız?
- Ailemle, özellikle beş yaşındaki kızımla mümkün olan her fırsatta bir araya gelerek ruhsal açıdan dinlenmeye çalışıyorum. Ruhsal desteğimi ailemden alıyorum. Biz kalabalık bir aileyiz, altı çocuğumuz var. Yürekten söylüyorum ki, eşim yükümün en azından yarısını çeker. Biz eşimle ortağız. Ben ülke için ne kadar hayırlı iş yapmışsam, inşallah yapmışımdır, eşim hepsine ortak. Kötü bir şey yapmışsam bana ait, iyi bir şey yapmışsam ortağız. Evliliğimizin başından beri hep anlayış gördüm. Evlendiğimde tıp fakültesi son sınıftaydım. O zamandan itibaren hep çok yoğun çalışmam gerekiyordu. Erzurum’da 8-10 sene bütün bölgenin çocuklarınının kan hastalıklarına ve kanserine baktım. Destek alabileceğim başka bir öğretim üyesi de yoktu. Siyaset döneminde de çok çalıştım. Recep Tayyip Erdoğan ile çok çalışmamanız mümkün değil. Çok takipçidir, çok çalışır. Ailem ve eşim olmasa bunu taşıyamazdım. Bazı insanlar yalnız yapabilir, yaşayabilir. Ben yapamam. Mutlaka aileme yakın olmalıyım. Akşam ne kadar yorgun gidersem gideyim, bir şekilde sabah dinlenmiş olarak kalkarım. Stresim de çok büyük bir kriz yoksa, sabaha kadar büyük ölçüde sıfıra inmiştir.

Yılda kaç gün tatil yapabiliyorsunuz?
- Sekiz senedir hiç uzun tatil yapmadık. En fazla üç-beş gün. Üst üste beş günden uzun hiç yapmadım. Planlasak bile ikinci üçüncü gününde bir program, bir iş çıkıyor. Biz de uzun tatile niyetlenmeme kararı aldık. Tatilde özel yerlere gitmiyoruz. Bazen Abant, bazen İstanbul’a annemin yanına, bazen Erzurum’a memlekete gittiğimiz oluyor. Yurtdışına tatile gitmem hiç. Hatta şöyle bir hatıram var: 2004’te aile hekimliğini inceleyebilmek için Danimarka sağlık bakanından randevu istedim. Veremedi, biraz bozuldum. Nazlanıyor sandım. Sonra öğrendik ki 40 günlük tatile çıkıyor! Bu, sistemin oturduğu beş milyonluk Danimarka’da mümkün. Birçok batı ve kuzey Avrupa ülkesinde herhangi bir bakanı altı ay tatile gönderseniz ve kimsenin haberi olmayabilir. Türkiye’de siyasetçinin üzerinde çok yük var. Çünkü biz hala sistem değiştiren bir ülkeyiz. Siyasetçi daha epey bir zaman yoğun çalışmak zorunda.

Aile hekiminizle tanıştınız mı?
- Adres değiştirdik. Taşındığımız Beştepe’ye yeni aile sağlığı merkezi yapıldı. Oradaki aile hekimiyle henüz buluşmuş değilim ama buluşacağım.

Kendinizi yabancı hekime emanet eder misiniz?
- Kendimi eğitiminden emin olduğum her hekime emanet ederim! Ama yurtdışına herhangi bir tedavi için gitmeye gerek yok. Tıbbi imkanlar, teknoloji, cihaz, ekipman ve tıbbi maharet açısından Türkiye dünyanın en ileri ülkelerinden biri. Eksiğimiz, doktor ve sağlık personelinin yetersiz sayıda olması.

TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK SAĞLIK SORUNU ŞİŞMANLIK

En büyük sağlık sorunumuz şişmanlık ve hareketsizlik. Diyabet, kalp damar hastalıkları, bazı kanserler, kronik akciğer hastalıkları, inme, eklem sorunları ve daha çok sayıda sorun bunlara bağlı çıkıyor. Türkiye maalesef şişmanlığın büyük sorun olduğu ABD, Meksika ve İngiltere gibi ülkelerin seviyesine yaklaştı. Bu çok ciddi ve alarm verici bir durum. Buna karşı elimizden gelen her gayreti göstereceğiz. İki yıl çalışarak ülke programı hazırladık. Milli Eğitim, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, üniversiteler, sivil toplum, belediyeler, bilim adamları, kurumlar hep birlikte bütün ülkede yoğun bir program yürüteceğiz. Yüksek şişmanlık ve obezite oranlarıyla bu toplumu taşıyamayız. Önümüzdeki yıllarda çok büyük sıkıntılar çekeriz. Bu sigara mücadelesinden bile zor.

ALKOLLE YASAKLAYARAK DEĞİL ZARARI ANLATILARAK MÜCADELE EDİLECEK

WHO’nun (Dünya Sağlık Örgütü) alkole karşı, bütün dünyada uyguladığı sigaraya benzer bir programı var. Bu programa paralel hareket edeceğiz. Türkiye’de alkol konusunu her konuştuğunuzda sağlığın dışına çıkarılıp, ‘Aman irtica’ diye suçlanma riskiyle karşı karşıyasınız. İnsan sağlığından bahsediyoruz. Bunun böyle bir şeyle alakası yok. “Yasaklıyorum, içirmiyorum, özgürlükleri kısıtlıyorum” deseniz olmaz. WHO da insanlar alkole başlamasın, alkol tüketmesin, daha az tüketsin, çocuklar ve gençler hiç başlamasın, diyor. Zaman zaman ‘Bir kadeh iyidir’ haberleri çıkıyor. Bunların hemen hepsi endüstrinin şişirmesiyle yapılmış. Alkolün zararlı olduğu, en hafif alkollü içkilerle bile başlandığında ağır içiciliğe sürüklenebileceği, insanın hayatını karartabileceği bilimsel bir gerçek. Rusya gibi ülkelerde ortalama ömür son 20 yılda 10 yaş kadar azaldı. En önemli nedeni alkole bağlı karaciğer yetersizliği. Bu siyasi bir mesele değil. Teknik ve bilimsel bir sağlık meselesi. Sigara konusu Türkiye için alkolden daha önemliydi. Sigarada çok daha agresif davranmak zorundaydık, çok ağır tüketiyorduk. Türkiye’de Avrupa’ya kıyasla alkol çok daha az içiliyor. Alkole karşı, vatandaşı bilgilendirme ve farkındalığı artırma, çocukları ve gençleri koruma çalışmaları yapacağız.

DAİRE BAŞKANLARI, DOKTORLAR VE MÜDÜRLERDEN OLUŞAN BAKANLIK BASKETBOL GRUBU

Haberin Devamı

13. dev adam Recep Akdağ

Arka soldan sağa: Sağlık Bakanlığı Müsteşar Danışmanı Dr. Öner Şevik, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Seraceddin Çom, Özel Kalem Müdürü Dr. Ercan Şimşek, Bakan Danışmanı Dr. Hakkı Öztürk, Tedavi Hizmetleri Gen. Müd. Yard. Uzm. Dr. Orhan Koç, koruma görevlisi
Orta soldan sağa: Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dr. Tahir Durmaz, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Nihat Tosun, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dr. Hüseyin Ayhan, Recep Akdağ, basketbol hakemi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün doktoru Murat Akçay, iletişim asistanı Ali Uzun
Oturanlar: Dr. Kemal Erdoğan, Dr. Cenk Sarı, Sağlık Bakanlığı İnşaat Daire Başkanı Mehmet Demircioğlu, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Metin Doğan, Dr. Mehmet Gümüş

TAMAMLAYICI TIP
Ihlamur deyip geçmeyin

Ihlamur çayı kış aylarının geleneksel içeceklerinden. Hem keyif hem de ilaç niyetine içilen ıhlamurın iltihap giderici etkisini de biliniyor. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, ıhlamur çiçeklerinin ‘iltihap giderici’ etkisinin deneysel olarak ortaya konulduğu söylüyor. Ayrıca yürüttükleri bir çalışmayla ıhlamurun ağrı kesici, boğazı yumuşatıcı ve tahrişi önleyici etki gösterdiğini belirtiyor. E, bunların hepsi soğuk algınlığı şikayetleri aynı zamanda, şifa niyetine ıhlamur içmek lazım!

UZUN LAFIN KISASI
YANLIŞ: Gece açık diş hekimi bulamazsanız ve dişiniz çok ağrıyorsa... Ağrıyan dişin üzerine alkol, kolonya, rakı vs. koymak rahatlatır, iyi gelir. Oyuğun içini kürdanla temizlemek de ağrıyı azaltır.
DOĞRU: Ağrıyan bölgeye soğuk kompres koymak, 1 bardak ılık suya bir çay kaşığı tuz atarak gargara yapmak, varsa dişin üzerindeki oyuk kısma çok az karanfil yağına batırılmış pamuk koymak rahatlatabilir. Oyuğu kürdan vb. maddelerle kurcalamayın. Sabah doğrudan diş doktoruna gidin.

ŞİFA KÜTÜPHANESİ
7’den 70’e Taş Devri Diyeti

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Aydın, 1.5 yıl önce basılan Taş Devri Diyeti kitabına yeni konu başlıkları ekledi ve yeniden kaleme aldı. Yeni kitabının adı 7’den 70’e Taş Devri Diyeti. Aydın doğru ve sağlıklı beslenerek hastalıklarından korunmanın mümkün olduğunu bilimsel araştırmalarla gösteriyor. Hastalıklara tek tek değiniyor, birçok yararsız hatta zararlı yiyeceği mercek altına alıyor. Hayykitap bastı, 30 lira.

Yazarın Tüm Yazıları