Paylaş
Hele ki simidiyle meşhur Ankara’da, vatandaşlar bunu çok daha iyi bilir. Başkent’te, tablada simit kültürü halen devam ediyor ancak bunu alışılmışın dışında bir şekilde yapan birisi var.
Hem de ödüllü.
48 yaşındaki İsmet Dağ, 30 yıldan fazla bir süredir simitçilik yapıyor.
Ama sokakta gördüğümüz diğer simitçilerden çok daha farklı. Zaten onu gördüğünüzde farkı hemen anlıyorsunuz.
Bordo renkli papyonu, aynı renkte yeleği ve önlüğü ile dikkat çekiyor. Sağ elinde taktığı mor renkli eldiveni ile çıkıyor yollara.
Doğma büyüme Ankaralı olan İsmet Dağ, ortaokul yıllarında yarı zamanlı olarak başlamış simitçilik kariyerine. Daha sonra lise yıllarında tam zamanlı olarak devam etmiş.
Evli olan simitçi İsmet’in üç çocuğu var ve hepsi de üniversitede okuyor. İsmet Dağ, simitçiliğe o kadar aşık ve profesyonelce yapıyor ki, Çankaya Rotary Kulübü ‘mesleğindeki üstün çaba ve başarılarından dolayı’ kendisine ödül bile vermiş.
SİMİTÇİLİK ÇOK İLERLEMEDİ
Ankara’nın beyefendi simitçisi İsmet Dağ, “Türkiye’de simitçilik çok ilerlemedi. Çoğu kişi ekstra para getirsin diye yapıyor. Bazı fırıncılarda da hijyen yok maalesef, geride kalıyorlar” sözleriyle simitçiliğe bir kariyer olarak bakmayanları eleştiriyor. Zincir haline gelen simitçileri de es geçmiyor:
“Her ne kadar çok dükkân açılsa da simit konusunda müşteri istediğini bulamıyor. Pastanede oturan müşteriye simit sattığım bile oldu.”
SADECE GİYİM KUŞAMLA OLMAZ
Sadece giyim ve kuşamla bu işin yapmadığının da altını çizen Dağ, “Oturman, kalkman, müşteriye davranışın, sunumun ve ufak detaylar önemli. Yaptığın işin içini doldurman gerekiyor. İşin altyapısı sağlam olacak. Dürüstlük ve güven de olması lazım. Beni görüp, kendini ya da işini olumlu yönde değiştirenleri çok görüyorum” diye ekliyor. Dağ’ın simitlerinin müdavimleri var, her gün mutlaka simit alıyorlar. Yolda gezerken durduğumuz bir taksi durağında taksiciler simidi aldıktan sonra, “İşinde 1 numaradır. Üstüne tanımayız” diyorlar.
ÖZEL OLSUN DİYE EN SON O ALIYOR
İsmet Dağ’ın simitleri de kendi gibi özel. Simidinin gerçek Ankara simidi gibi gevrek olması için özel şekilde kaynattırdıktan sonra pişirtiyor. Bunun için de fırında uzun süre sıra bekliyor ve en son simitleri o alıyor. Fırınını da özel belirlemiş, hijyene fazla önem veriyor. Simitlerini aldıktan sonra ise Ulus, Anafartalar, Ankara Kalesi ve Hamamönü civarında dolaşıyor. İşinin olmadığı bölgeleri ‘ölü bölge’ diye adlandırıyor. “Buraları hızlıca geçiyorum, geçerken çeviren olmazsa çabucak gidiyorum” diyor. İşe çıkarken plan bile yapıyor, “A planım ya da B planım var. Eğer A planındaki gibi satamazsam B planına geçer simidi öyle bitiririm. Plan yapmazsam simit kalır. Simidin üstünü satmak önemli değil, onu herkes satar. Önemli olan alttaki kısmı satmak” diye de ekliyor.
KIVRAKLIK İÇİN ORYANTAL ÇALIŞMIŞ
İSMET Dağ’ın tablası da görenleri şaşırtıyor. Her sırada 8 simit olmak üzere üst üste 26 kat simit diziyor tablasına, toplamda 208 simit ediyor. Kaba bir hesap yapıldığında kese kağıtları, peçeteler ile birlikte yaklaşık 25 kilo taşıyor başının üstünde. Fakat o ağırlığa rağmen İsmet Dağ’ın yürürken hızına yetişmek mümkün değil. Ani dönüşler, kıvrak vücut hareketleri ile insanların ve araçların arasında hızla ilerliyor. Yürürken o ağır tablaya dokunmuyor ancak sağ eli göğüs hizasında her an tetikte bekliyor. Hareketlerinin sırrını ise şöyle anlatıyor: “Hareketlerim daha dengeli olsun diye eskiden oryantal çalışırdım. Dengeyi sağlayacaksın, yükü kurtaracaksın. Tablanın geçtiği yerden geçebiliyorum. Vücudun esnek olması gerekiyor, vücut çalımını güzel yapmak gerekir. Onu yaparsan rüzgâra ya da başka bir dirence karşı koyabiliyorsun. Ağırlığı bütün vücuda yaydığı için kafada taşıyoruz. Ayrıca Osmanlı’dan gelen bir kültür bu.”
HER ŞEY ANKARA İÇİN
Simitçi İsmet Dağ, kendi simitçilik kariyerinin yanı sıra Ankara için de en iyisini yapmaya çalıştığını üstüne basa basa vurguluyor: “Bu şekilde giyinmemin sebebi yaklaşık 10 yıl önce 8-9 sınıf öğrencileri İstanbul’dan Ulus’taki müzenin oraya gelmişlerdi. Benden simit aldılar. ‘Ankara’yı beğendiniz mi’ diye sordum. ‘Beğenmedik, Meclis’e gittik bizimle ilgilenmediler’ dedi. ‘Bir tek simidini beğendik’ dediler. Ondan sonra da Ankara için bir şeyler yapmaya karar verdim. O gün bugündür Ankara için her şeyin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Bu şehrin buna ihtiyacı var. Ben simitçi olarak bir şeyler değiştirmeye çalışıyorum. Benim hedefim bu.”
Paylaş