"Her yeni başlangıç, yepyeni bir umuttur.." Yeni yönetimin, yeni transferleri ile yeni bir yarıda, yeni beklentilerle çıktığı Kayserispor maçı, sadece "Yeni bir fiyasko" oldu Trabzonspor için.
Kayserispor 2-0 geriye düştüğü anlarda bile rakip alanda etkili, kazanmak için hırslı, çok istekli ve hepsinden önemlisi yeterli idi. Yani Trabzonspor’da olmayan her şey vardı rakibinde. Öncelikle Karadeniz ekibini çok iyi inceleyen teknik direktör Ertuğrul Sağlam’ın, bordo mavili ekibin yumuşak karnı olan sol kanadını kullanması akıllıca idi. Ahmet Şahin’in özel imalatı olan 4. gol dışındaki tüm gollerde bu bölgenin sorumlusu Celalettin’in doğrudan hatası vardı. Bülent rakibin sol kanadını Karadeniz otobanına çevirirken, stoper Erdinç de kabul günündeki ev sahibini andırıyordu.
Elbette bahane olabilecek şeyler de vardı Karadeniz ekibi için. Örneğin çok önemli oyunculardan Yattara, Lee ve Gökdeniz yoktu. Kaleci Jefferson da son anda sakatlanıp devre dışı kalmıştı. Ama onlar da olsa ne değişirdi ki bu kafayla. Zaten 2-0 galipken, 4-2 yenilmeyi ancak bu kafa başarırdı.
Düş kırıklığı
Bir şeylerin değiştiği umudundaydık. Ama kötü bir düş kırıklığı yaşadık Kayseri’de. İstikrarın sadece bu sezonun klasiği olan "Keyifsizlikte sürdüğünü anladık bir kez daha.Kazanırken kaybeden, tam futbol heyecanını yaşadılar, havayı buldular" denirken eskiye dönen bir futbolcu grubu vardı sahada. Farklı yenik durumdayken rakibi tarafından alenen uyutulan, aslında özel bir çabaya gerek kalmaksızın mışıl mışıl uyuyan bir takım.
Trabzonspor maçın son dakikalarında yaptığını, işin başında yapmalıydı. Yani Stepanov, Ergin ve Ali gibi gençleri takıma koyup oynatmalıydı, Halilhodziç. Yöneticiler de, her maçta canlarını yakan usta gölcü Gökhan Ünal’ı, kanatlarını paramparça eden Bülent’i ne yapıp edip transfer etmeliydi.
Trabzonspor her şeye rağmen kendisini sürklase eden rakibini alkışlamalı ve yaptıklarından ders almalı. Bir de kendisine "Trabzon kümeye" diye bağıranları susturabilmenin bir yolunu bulmalı.