İLK maçın bitiminde Hüseyin Avni Aker Stadı skor tabelasındaki 2-2’lik skor dezavantajdı elbette..
Üstelik 2-0 yenilgiden insanüstü bir çabayla 2-2’ye getirilen skor umut olmuştu Karadeniz Fırtınası için.. Boğaların sokakta adam kovaladığı ünlü Pamplona’da sakin olmak gerekli ama yeterli değildi.. Gol atmak ve kazanmak gerekliydi..
Geçen sezonki Famagusta faciasının izlerini yeni yeni silmeye başlayan, bu sezonun Lazaroni belasını kan ter içinde atlatan Trabzonspor, zor maça zorlu bir savaş vererek başladı.
Hedef ilk bölümde gol yememek, rakibi hataya zorlayıp, kontratakla golü bulmaktı. Galatasaray maçının kadrosundan tek fark, solbek Murat’ın yerine kaptan Hüseyin’in sahada oluşu idi.. Üç ön savunmacılı Trabzon dizilişi, "işi sağlama almanın" Türkçesi idi..
Brezilyalı Ersen!
İleride tek bırakılan tüm İspanya medyasının Brezilyalı ilan ettiği Ersen Martin’in varlığı, biri stoper, diğeri ön savunmacı iki Osasuna’lı oyuncunun savunmada çakılı kalmasını sağlıyordu. İlk 45 dakikada çok iyi direndi, rakibine pozisyon vermedi bordo mavililer.. Öyle ki, ilk yarının en önemli pozisyonu, 32. dakikada Gökdeniz’in ortalayıp, Ersen Martin’in kafayla 6 pastan tribünlere vurduğu kafa şutuydu. Zaten bu gol olsa, dünyası karacaktı İspanyolların..
İkinci yarının başında tribün desteğiyle yağmur gibi gelen Osasuna, karşısında Jefferson’u buldu. Brezilyalı muhteşem kurtarışlar yaparak, Galatasaray maçının ikinci yarısındaki mükemmel performansını Avrupa sahasına taşıdı.
Gecenin yıldızı Brezilyalı kaleci Jefferson idi.. Özellikle ikinci yarıda öylesine inanılmaz kurtarışlar yaptı ki, geçmişte kendisine yapılan eleştirilerin tümünün üzerine kalın bir sünger çekti.
Dün akşam Osasuna’yı seyrettikten sonra yitirilen tur için söylenecek tek şey var.. Yazık oldu Trabzonspor’a...