Yazık, çok yazık

"Biz Trabzonluyuz.. Biz Türk’üz.. Hepimiz Mustafa Kemal’iz..."

Ellerinde bayraklarla Avni Aker’in tbünlerini dolduran binlerce Trabzonsporlunun pankartlardan sloganlara taşınan gerçek çoğunluğun tepkisiydi bu..

Hrant Dink cinayeti ile hedef haline getirilen, popülist saldırıya uğrayan bir balıkçı kentinin hırçın insanının isyanıydı..

Kısacası yaşanan biçimiyle tek kale maça dönüşen, savunmasız saldırıya, iç güdüsel karşı koyuştu..

Tıpkı Ziya Doğan’ın Kayseri’ye duyduğu direniş arzusu gibiydi.. Hani şu, Yattara’yı her türlü tepkiye rağmen kenarda tutma isteğine zirve yaptıran duygu..

Ancak geçen haftaya göre bir gelişme vardı.. Yedi değil, 6 savunmacıyla oynuyordu Trabzon..

Aslında Konya’dan çok daha tehlikeli bir rakipti. Öncelikle Ertuğrul Sağlam’ın kafası pozitif idi.. Oynatmama değil, oynama üzerine kurulu bir futbol felsefesi vardı. Topu her alışınıda Mehmet Topuz ile başlayan, İlhan ile süren ve Gökhan’la golü bulma çabası mekanik bir işleyişe dönüşmüştü. Tıkır tıkır işlyen Kayseri makinesı, ilk yarıda İlhan, Ragıp ve Gökhan ile üç pozisyonu değerlendiremedi. Buna karşılık, kara düzen futbol anlayışıyla oynanan oyun, Trabzonspor’a Gökdeniz ve Umut’la iki gol şansı getirdi. Ancak iki takımın çabası, tribünlere gol keyfini yaşatmadı.

Yattara şaşkınlığı

İkinci bölüme Yattara ve Musampa hamlesiyle başladı Ziya Doğan.. Maçın başında Sağlam’a yaşattığı "Yattara yok" şaşkınlığını, 46. dakika sonrası "forvet çok" biçimiyle yenilemişti..

Posizyonsuz maçın 60. dakikasında Risp’in Gökhan’a hareketi, kırmızı kart idi.. Ancak faullerde ve kartlarda dengeyi tutturamayan hakem Yüksel, faul bile vermedi. Uydurduğu penaltıya ise Tanrı müdahele etmek zorunda kaldı.

İtiş kakış ile geçen ikinci bölümde ne Yattara çare oldu, ne de Musampa..

Şu bir geçek ki, bu Trabzonspor’da bir şeyler, hatta çok şeyler eksik.. Baksanıza kentin futbol rengi Yattara bile tekdüzeliğe uyum sağlamış.. Kentin umudu olması gereken takım, mutsuzluk kaynağı haline gelmiş.. Yazık çok yazık..
Yazarın Tüm Yazıları