TRİBÜNDEKİ Teknik Direktör Ziya Doğan, saha kenarında olduğundan farksızdı. Yine 8 savunma özellikli oyuncuyu sahaya sürmüş, hücum özellikli Celalettin’den solbek yaratmış, Mehmet Yılmaz ve Yattara’yı kulübede tutmuştu.
Bu görüntü, ‘Kaybedilmiş maçın’ yeterli sinyalleriydi. Tıpkı birkaç hafta öncesindeki Galatasaray karşılaşmasında olduğu gibi, sinik ve silikti Trabzonspor. ‘Atarsam atarım, atamazsam kaybetmeyeyim’ mantığı buram buramdı.
Geçmiş yıllara oranla ‘Gazı hayli alınmış’ bir maçtı dün akşamki. Gerilim kat sayısı düşük, Fenerbahçe seyircisinin olmadığı Avni Aker’deki futbol mücadelesinde sonucu, kaleci Petkovic’in akıl almaz hatası belirledi. Yanındaki iki savunmacıyla birlikte aut çizgisine yollanan Nobre’yi düşürüp, penaltı yapmayı, ancak Petkovic başarabilirdi. Nitekim, gitti, vurdu ve indirdi. Penaltıyı yapıp, kaybedilen maçın mimarı oldu Avustralyalı kaleci. Peki, kazandırması gerekenler ne yaptı dün akşam? İşin doğrusu Fatih dışında tek çaba gösteren de yoktu. Mehmet Yılmaz ile Yattara yedekliğinin düş kırıklığını sahada kaldıkları sürece üzerlerinde atamadılar. Gökdeniz sağa, sola anlamsız boş koşular atarken, her zaman iyi olan Hüseyin ve Adem Koçak bile kötüydü.
Rüştü’ye takıldılar
Trabzon 37. dakikada, üç saniye içinde iki sarı kart görüp, atılma ilginçliğini gösteren Nobre’nin yokluğunda tam 53 dakika 10 kişi oynayan rakibi karşısında anlık kıpırdanmalar dışında hiçbir şey yapamadı. Yapmaya kalktığında da karşısında kapı gibi Rüştü’yü buldu. Ve doğal olarak da kaybetti.
Dün akşamki yenilginin sorumlusu, oyuncu seçiminde ve oyun kurgusunda cesur olamayan Ziya Doğan ile böylesine önemli bir maçı yönetici ve hocaların demeçlerine kanıp, ‘Sıradan bir lig maçı’ sanan Trabzonsporlu oyuncularda. Ve bu yenilgiyle hem kendilerine hem de kendilerine umut bağlayan binlerce Trabzonlu’ya yazık ettiler. Hem de çok yazık...