SÜPER Lig’deki Diyarbakır Kazası’nın üzerine Toulouse Faciası’nı yaşadı UEFA yolunda...
Hazırlık maçlarının süperi Trabzonspor için, sözde “Hayata Dönüş Maçı” idi Manisaspor karşılaşması. Avrupa Hayalleri’nin Kaf Dağı’nın arkasında kaldığı şu dönemde başka çaresi de yoktu. İlk yarıda topun sahibi olan Trabzonspor, oyunun hakimi değildi. Rakibi her pozisyonda karşısına alan, orta alanda kaptığı her topta kontratağa çıkan ve Trabzonspor’un “İşime yaramıyor” diye kiraya verdiği Isaac ile golü bulan Manisaspor’du. Engin, 8. dakikada Manisa savunmasının kaptığı topu direk yerine fileye vurabilse her şey farklı olurdu. Ancak Engin direğin kalitesini sınarken, kiralık Isaac önce gol ortasını yapan Nizamettin’e eşlik eden Engin ve Serkan, ardından da “Bu adam topa nasıl vuruyor” diye yakın inceleme yapan Egemen ve kaleci Sylva’nın sayesinde çok rahat bir gol attı. İlk yarıda yakaladığı iki pozisyondan birini gole çeviren Manisa, rakibinin cılız saldısına iyi direndi. Belçikalı Broos, istikrarı herhalde “Her şeye rağmen kötü savunmayı bozmamak” zannediyor. Bu ısrarın Ersun Yanal’ı götürdüğünü bilmiyor. Belki farkında değil ama takımı, son üç maçta tamamı savunma ürünü, 6 gol gördü kalesinde. Zaten takım savunması yaptığı yok, bordo mavili takımın; bir de savunma su kaynatınca, işler sarpa sarıyor. Sahada patron yok Bu arada her şeyden önemlisi, Trabzonspor takımının bir saha patronu yok. Yani takımı organize edecek, oyunu çekip çevirecek, topu iyi kullanacak iş yapacak, yaptıracak bir 10 numarası yok Trabzonspor’un... Tıpkı, iyi bir 9’u ve de 11’i olmadığı gibi. Bakıp, iç geçirip, “Neyi var” diyeceksiniz.. Bunun da, cevabı yok... Trabzonspor takımı, kendisine önde baskı yapan, iyi mücadele eden, maç boyunca da 2-3 tane iyi kontratak yapıp, bir gol bulabilen her takıma yenilir. Çünkü forvetten başlayarak organize savunma yapmayı bilmiyor, pas yapmayı, topu yere indirip doğru kullanmayı bilmiyor. Orta sahada iyi organize olamıyor, oyunu her geriye hem de öne iyi oynayamıyor. Tjikuzu, kaleler yana konulmuş gibi yengeç stili topu, yana doğru oynuyor. Selçuk oyunu kurmaktan aciz, Colman isteksiz, Engin hem sorumsuz hem de gamsız. Umut çabalıyor ama o da ne yaptığını, niçin yaptığını bilmiyor. Golsüz golcü Gökhan ise geçtiğimiz sezondan bu yana “Ben neden buradayım, ne yapıyorum” diye kendini sorguluyor. Sezon öncesi, Hollanda kampındaki maçları izlemesek, Sivasspor lig maçını gözlerimizle görmesek, “Birileri, bizi kandırmış” diyeceğiz. Ama o takım, o futbolcular şimdi ortada yok... Üstelik nereye gittikleri konusunda kimsenin de fikri yok. Trabzonlu taş gibi, şampiyonluğa oynayacak bir takım istiyor ama o da yok... Sonuç olarak, “Vermeyince Mabud, neylesin Sultan Mahmut...”