SAHADAKİ mutlak eşitlik, "korku" idi... Hem Ankaragücü hem de Trabzonspor, açık ve net biçimde zeminden korkuyordu.
Bu nedenle ayakta kalmak, birinci şarttı. Ayakta kalan, çabuk oynayan ve en önemlisi, hedefe doğru oynayan kazanacaktı. 4-1-2-3 yayılışıyla çok adamla hücum etme isteğini ortaya koyan Trabzonspor, 5. dakikada Umut’un sayılmayan nizami golüne karşın saldırmaya devam etti. İlki Colman’ın hazırlayıp Yattara’nın pişirdiği; ikincisi ise Yattara’nın ortasında Gökhan’dan seken topa, Selçuk’un füzesiyle 2-0 öne geçti. Trabzonspor, daha çok istiyordu. Şut atan, ikiye birlerle pozisyon hazırlayan, savunmacılarını da ileri çıkaran konuk ekipti.
İki gole de doğrudan katkı sağlayan Yatara, ilk yarı biterken, Chabani’nin istem dışı tekmesiyle soyunma odasının yolunu tuttu. Futbol güzeldi ilk yarıda. Hem Trabzonspor hem de Ankaragücü doğruları yapma hevesindeydi. Pozitif çaba, iki gol ve seyri keyif veren futbol oyunu çıkardı ortaya. İkinci yarı saha Yattara’sızdı. Yani oyun, biraz tatsız tuzsuzdu.
Gol kaçırma yarışı
Devrenin başındaki iki mutlak golü kaçırıp, imkansızı başaran Trabzonspor, kalan süreci, rakibi kendi yarı alanında kabul edip, kontratak çalışması yaparak geçirdiler. Ayar tutmayan, Gökhan-Umut çelişkisi, diğer golleri önledi. Belli ki, "Kim nereye koşacak, topu kim atacak, golü kim yapacak?" soruları yanıt bulmadıkça, bu sorun sürecek...
Son 10 dakikayı sahada geçiren Barış’ın da "Ego yarışında ben de varım" diyerek Umut ve Gökhan’ın gol kaçırma yarışına katılması, gecenin bir başka rengi oldu. Cayır cayır gol kaçıran Trabzonspor, uzatmada golü yiyince fark, bire indi. Panik yapmadı ve kazandı Trabzon. Kazanmasa, doğrusu ayıp olurdu.
Ligde ikide iki yaparak, futbol yatırımının puan karşılığını alan bordo mavililer, milli maç arasına moralli girdi. Gecenin özeti, ilk yarısı keyifli bir futbol oyunu, ikinci yarısı ise "Bu goller nasıl kaçar?" konulu acemilikler dizisinin sahnelenmesiydi. Kazanan, tek devrelik Trabzonspor’du. Bu, Türkiye Ligi’nde iki haftada 6 puan için yetiyordu ama...