TÜRKİYE’de son dönemde popülaritesi, gün geçtikçe yükselen bir kavram var.
Bu, son dönemdeki moda deyimiyle "Kavga Kültürü"
Yani uygun gördüğü herkesle kavga ederek, yaşamını sürdürmek de diyebiliriz buna..
Ankara’da bu işin, iki önemli temsilcisi var...
Biri Ankaraspor’un Onursal Başkanlığı görevini de yürüten Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, diğeri de Ankaragücü Başkanı Cemal Aydın...
İkisi karşı karşıya geldiğinde, biri diğerini susturuyor.
Saha tartışmasının ardından televizyonda Aydın, Gökçek’i bağıra çağıra susturdu; sonrasında Gökçek, Aydın’a yazılı yüklendi, cevap alamadı. Ankaraspor Dergisi’ndeki röportajda kullanılan kelimeler ve yöneltilen suçlamalar, aslında sessiz kalınacak cinsten değildi ama nedense hiç ses çıkmadı.
İşin doğrusu, medya da bu son tartışmayı, kavgaya dönüştürme konusunda bir şey yapmadı.
Yani Gökçek’in dergideki röportajında kullandığı ifadelere karşı Beştepe’den ses çıkmaması, "Aydın sus pus" veya "Aydın’dan ses yok" veya "Aydın sindi" türünden durum değerlendirmeleriyle sayfalara taşınabilirdi. Ama yapılmadı.
"Biraz bırakalım, kendi hallerine" dedik.İyi de ettik...
Ancak kavganın, çekişmenin bittiğini sanmasın kimse...
Şimdi soğuk savaş var. Eski SSCB ile Amerika’nın yakın geçmişte yaşadığı türden..
Sessiz ve derinden. İki taraf da darbeyi, hangi noktadan vuracağına ilişkin strateji belirliyor.
Bu nedenle sakın, bu sessizliğe aldanmayın..
Ortalık, hiç ummadığınız bir anda toz duman olabilir.
Muhtarlar dikkat!
GEÇTİĞİMİZ günlerde Ankaragücü’ne yakın bir isimle sohbet ediyorduk..
Dedi ki, "Yandı Muhtarlar Derneği.."
"Bir orası kaldı. Başkan, şimdi oraya dalacak" diye ekledi.
Haklıydı.. Kulüpler Birliği, Fenerbahçe, Galatasaray, Ankara milletvekilleri, MKE Genel Müdürü, medya, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Vali, Ankara Emniyeti derken önüne gelen herkese giydiriyordu fırsat buldukça..
Televizyon kameralarını karşısında görünce, kendini tutamıyordu bir türlü. Bir de soru geldi mi, ağzına geleni, ölçüp biçmeden düşünmeden yolluyordu mikrofona.
Hatta olaylı Beşiktaş maçı sonrası, Ankara Valisi Önal’ı hedef alan açıklamaları nedeniyle bir "özür krizi" yaşanmış, yüksek gerilim nedeniyle iki günlük İzmir seyahatine çıktığı konuşulmuştu.
İşte böylesine bir tempo içindeyken, ABS frenini hatırlatırcasına hız kesti Aydın. Ve Galatasaray maçı sonrası, hedefteki muhtarları kurtardı.
Tabi şimdilik...
Diyadin’i kim gönderdi?
KAVGA, gürültü, patırdı Metin Diyadin, Gençlerbirliği Oftaş’ın Teknik Direktörlüğü görevinden ayrıldı. Yani gönderildi.. Ama kim gönderdi?
İlhan Cavcav’ın adını taşıyan tesislerde ağzına geleni söyledi ve dimdik, kimseye eğilmeden, onurlu biçimde gitti Diyadin.
Genç teknik adama göre, onu biraz Cem Onuk, çokca da İlhan Cavcav koparmıştı çocuklarından..
Onuk, "Benim ilgim yok. Tersine ben, kalmasını istedim" dedi.
Cavcav ise "Gönderme nedenlerini" kendi doğrularıylaaçıkladı, gazeteci arkadaşlarımıza.
Gençlerbirliği Başkanı Cavcav’ın Oftaşspor ile ne ilgisi vardı?
Oftaş’ın resmi kayıtlarındaki başkanı Turgay Kalemci’ye göre yoktu.
Üstelik, "Başkan benim, Metin Diyadin’i de ben gönderdim" diye itiraz ediyordu. Ancak Cavcav, ona hiç laf bırakmıyor, ilk günden beri, tek başkan gibi konuşuyordu.
Ortada bir yanlış vardı, bir de doğru. Ve bir de soru: