PUAN durumuna bakıyorum, Trabzonspor, 17 puanla lig ikincisi. 8 maçta 1 yenilgi bir de beraberliği var. Yani hiç de kötü değil, rakamsal durum...
Ortalıkta kopan gürültüye bakıyorum, sanki deprem olmuş gibi. Bir yenilgi bir beraberliğin ardından, "Eyvah, yandık, bittik" diye kıyamet kopuyor. Öncelikle herkesin hatırlamasında yarar var, Trabzonspor, 5 ay önce oluşturulan yepyeni bir takım. Önünde daha çok uzun bir yol var. Kazanacağı, kaybedeceği; sevinip, üzüleceği birçok maç oynayacak.
Bir Galatasaray, iki Gaziantep sarsıntısı nedeniyle, yer yerinden oynadı. Ve takım, kırık dökük bir ruh halinde başladı İstanbul Büyükşehir maçına. Kazanmaya çıktıkları ortadaydı. Rakibi de futbolu, "delikanlı gibi" oynayınca, bol pozisyonlu çatır çatır bir maç oldu.
Gerilimden sevince
Trabzonspor Gökhan ve Umut ile ilk 15 dakikada iki inanılmaz gol kaçırdı. İstanbul Büyükşehir ondan eksik kalmadı. İlk 30 dakikada ev sahibi takımın kaçırdıkları, bir başka deyimle günün en iyisi Tony Sylva’nın kurtardıkları çok daha fazla idi. İbrahim Akın’ın Sylva’nın topuğuna vurduğu topun dönüp, Colman’ın asisti ve Tayfun Cora’nın zor vuruşuyla filelere gidişi, Karadeniz Fırtınası için büyük piyango idi.
İkinci yarı hevesle saldıran İstanbul, golleri kalesinde birbiri ardına görmeye başladı. Selçuk İnan, çok klas bir aşırtma vuruşla 2-0 yaptı skoru. Colman’a yapılan penaltı, Yattara’nın golüyle Gineli’ye moral oldu. Yattara’nın ortalayıp, Gökhan’ın kafayla ters köşeye bıraktığı gol ise gerçek bir usta işiydi.
Maç sonrası, gerilim filmini bitirmiş Trabzon futbolcusunun saha ortasındaki sevinci görülmeye değerdi.
Dün bir kez daha ortaya çıktı ki, sabır, yaşamda çok önemli gerçek idi. İnanmak kadar, sabretmek de başarının yarısı idi.