DÖRT savunmacı, üç ön savunmacı, iki forvetimsi ve bir santrfor. Daha anlaşılır tanımıyla 7 defansif, üç ofansif oyuncuyla başladı Trabzonspor.
Klasik Ziya Doğan sendromu idi sahadaki. Yani o cesur Ersun Yanal’a da bir haller olmuştu Trabzon’a geleli. Beş maçta bir galibiyet, dört yenilgi de bazı yanlışların göstergesiydi kuşkusuz. Hoş, onun daha 5-6 maç kredisi vardı. Ne de olsa onun kurduğu takım değildi bu. Doğan dönemiyle aradaki fark, oyunun ilk bölümde daha çok rakip sahada oynanıyor gözükmesiydi. Oyun Gençler sahasında pozisyonlar Trabzon kalesindeydi.
Can derdine düşmüş Gençler, Yattara, Gökdeniz ve Umut gibi çabuk oyunculara geniş alan bırakmadı. Topu olduğu bölgede çoğaldılar, savunmadan 4 oyuncuyu çıkarmadılar.
Yani boğdular Trabzon takımını. Hiç sevmediği şeyi yaptılar.
Ligin en çok gol yiyen savunmalarından biri olan Gençlerbirliği oluşumuna, tüm rakipleri teşekkür ederken, Trabzonspor Ankara’nın ayazında sadece iki pozisyona girip, sol bekiyle tek gol atabildi. Futbolcuya benzer, yıldız veya yıldız adayı tüm isimleri birer ikişer satınca, bu işler elbette kolay olmayacaktı elbette. Fatih Tekke, Sczmykowiak, Marcelinho, Stepanov, Ersen Martin, maliyetlerinin iki üç katı edip "İşbilir yöneticiler" tarafından satılınca, elde avuçta bunlar kaldı. Aslında bir de Gökdeniz ile Yattara’yı verseler, tam sıra takımı olacaktı Karadeniz ekibi..
Sezon başında alamadıkları Mehmet Çakır, tek başına yetti de arttı anlı şanlı Trabzon takımına. Çakır, kaçırdığı penaltı dışında sıfır hata ile oynadı. 61 sırt numaralı Kerem’in yüreği, bordo mavililerin hiç birinde yoktu. Kazanmak için zaten yürek gerekiyordu.
Ne demişler, "Kişinin dünyası, gördüğü kadarıdır." Bu yönetimin vizyonu da sadece bu kadar.. Galatasaray yenilgisiyle zarfı kapatılan mevcut yönetiminin, posta pulunu da dün akşam Gençlerbirliği yapıştırdı. Ve "güle güle" dedi arkasından el sallayarak.