İLK yanılgım maçın hakemiyle ilgili oldu.. Ben İstanbul Bölgesi’nden beklerken Parisli çıktı hakem.. Öyle ya, kurallara ve futbola böylesine Fransız olmasının başka nasıl bir tanımı olabilirdi..
23 numaralı Draman’ın Hüseyin’in sırtına kramponu ile attığı imzanın tek karşılığı vardı, kırmızı kart.. Göremedi, gösteremedi kartını Hüseyin Göçek.. Zaten görse her şey değişecekti..
Sonra koptu oyundan.. Ne görebildi, ne anlayabildi ne de çalabildi.. Rüzgar hızıyla 25. saniyede golü atan Gençlerbirliği’ne karşı, "şişir Ersen’e taktiği" ile oynadı Trabzonspor.. Aldıkları her topu, Ersen’in kafasına yollayıp, ondan medet umdular.. Bunun boşuna bir çaba olduğu, ilk yarı biterken ortaya çıktı.. İkinci yarıya bir umut başladılar.. Ama Fatih Akyel ve Jefferson’ın ortaklaşa yaptığı akıl almaz hatanın devamında ikinci golü yediler..
Soğuk havada bir kova buzlu su dökülmüştü Trabzon’un üstüne..
Şişirme toplar
Ziya Doğan ümitsiz hamlelerini yaptı.. Musampa ve Szymkowiak girdi oyuna.. Yine topu ayağına alan Ersen’e şişirdi ve ve iş futbol didişmesine döndü..
Tüm bunlar olurken, kaleci Recep terlemedi bile.. Gençlerbirliği, Ersen’i kapattı, dengesiz yan ortalara zorladı Trabzon’u.. Bordo mavililer, gerekeni değil rakibinin istediğini yaptı.. Uyuttu Gençler, bir de Mehmet Nas ile filelere bir füze yolladı..
Bozgundu bunun adı.. Herkesin kaybettiği ligde, kaybetme limitininin üst sıralarındaki Trabzonspor’un alması gereken bir ciddiyet dersi.. Her zaman geriye düşüp kazanılamayacağının bir kanıtı idi..