Zaten maça geç alındılar, bir de 200 polisin arasında..
Bu kadar emniyet görevlisinin yakın denetim ve gözetiminde ceplerine taş koyacak zamanları mı vardı? Elbette "hayır?"
Peki nereden bulup, attılar taşı? Tribünden kendilerine gelenlerden...
Yani içerden dışarı atılanları, geri yolladılar.
Sonra.. Maç başladı, içerde başladı kavga gürültü..
10 bin Sakaryalıya karşı 180 Ankaralı. Ne güç dengesi ama..
Öfkelerini yenemeyip, hızlarını alamadılar, koltukları da kırıp sahaya attılar.. Doğru muydu, elbette hiç değil. Yakıştı mı, tabi ki hayır..
Kavga, gürültü, patırdı.. Sebebi ne olursa olsun yanlıştı..
Peki sonuç ne oldu?
Ankaragücü’nün sahası bir maç kapatıldı; Sakaryaspor 11 bin YTL ile kurtuldu.
BU cezalar adaletli miydi? Elbette hiç değil.
Tepkisizliği benimsemiş, suskun Türk toplumunda bu çifte standarda kimsenin sesi çıkmıyor.. Çünkü maç için Ankaragücü’ne büyük hasılat yapacağı İzmir Atatürk Stadı uygun görülmüş.. Ankaragücü tribünlerinin baskısından kurtulan Fenerbahçe’de hayatından memnun..
Yani alan memnun, veren de..
"Mutlak itaat ve uyum" içinde olmak ne faydalı değil mi?
İyiler mutlaka kazanır
İKİ fotoğraf vardı önümde.. Biri, takımına çok önemli anda önemli şeyler anlattığı, elinden yüzünden belli bir basketbol antrenörünün görüntüsü diğeri de yedek bankosunun müthiş sevinci..
Kişisel olarak, takım sporlarında bir şeyin çok önemli olduğuna inanırım..
Futbol, basketbol, voleybol, hentbol ya da Amerikan futbolu hiç fark etmez; eğer "bir takımın kenardaki yedekleri sahadaki asilleri kadar seviniyorsa" o takım mutlaka kazanır..
Çünkü onlar iyilerdir.. İyi takımdır..
Unutmayın, iyiler mutlaka kazanır..
Vali’nin doğru saptaması
MALUM üçüncü yıla girdik, Trabzonspor yorumlama işinde..
Çok değil belki ama Ankara’da yaşayıp, her hafta sonunu Trabzon ile değerlendirmek de az yorucu değil..
Trabzon daha önce de birkaç kez yazdığım gibi çok ilginç bir kent.. Her şey futbol..
Oraya giren, kendisini bundan alamıyor..
Valisi bile..
Geçtiğimiz günlerde Fenerbahçe maçı sonrası, Vali Hüseyin Yavuzdemir’in kritiği vardı bir yerel gazetede.. Kuzey Ekspres yöneticileri, validen rica etmiş, o da kırmamıştı..
İyi de etmişti doğrusu..
Bir çok yöneticinin görmediğini yazıp, "Trabzonspor Fatih Tekke’yi aratmayacak bir santrfor bulmalı" demişti.. Ve eklemişti:
"Seyirci, tepkisinde haklı..."
Saint Petersburg Zenith takımına, "nasıl ve neden gittiği" hala tartışmalı olan Fatih Tekke’nin yeri kolay dolmazdı elbette.. Ama ikame edilmesi de gerekli idi..
Bunu gazeteci, eski yönetici, sokaktaki insan değil devletin koca valisi söylüyordu. "Bu takım, savaşmasını öğrenmeli" diye yol gösteriyordu..
Haklıydı vali.. Hem de çok..
Açılan dosya
SAMSUNSPOR eski başkanı Adnan Ölmez’in iddiaları ortalığı karıştırmıştı.. "Futbol Federasyonu ikinci başkanı Mehmet Kemal Ünsal, bana şike teklif etti" iddiası için Futbol Federasyonu, araştırma komisyonu kurmuş, tarafları dinlemişti.
"Bir şey çıkmaz..." dedik, haklı çıktık..
Havanda su dövmenin, ne sonucu olacaktı ki..
Nihai kararı, "gerekli delillerin bulunamaması nedeniyle soruşturmaya gerek yoktur" olsa da komisyonun başkanı Yılmaz Tokatlı Paşa,"bana göre Adnan Ölmez’in iddiaları doğru.. Ama biz, kanaat değil, delillere göre karar vermek zorundaydık" dedi.. Çaresiz kaldıklarını ancak kanaat müessesinin yaşama geçirilmesi halinde, bu tür olayların sağlıklı sonuçlara ulaşabileceğini iddia etti.
Ve bu arada kapatılan dosya, Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından açıldı.
Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy’un kaderine ilişkin resimlerin çizilmeye başladığı şu günlerde, çok önemli gelişmelere gebe bir ortamdayız..
Her demeç, her belge, her olay, taraflarca "koz-karşı koz" olarak düşünülüyor artık..
Hazırda başka dosyalar olduğu ve interaktif durumlarda açılacağı iddiaları seslendiriliyor.. Bu nedenle federasyonca kapatılan dosyanın, bakanın talimatıyla aniden açılması, şaşırtıcı değil.. Bu aşamadan sonra "Kanaat mi yoksa delil mi önemli" bunu göreceğiz..
Belki de, bu süreçte görüp yaşayacaklarımızdan sadece biri bu..