Bir gecede kahraman, bir dakikada ise vatan haini olunan bir ülkede Ziya Doğan’ın korkusu ‘ya kaybedersem’ idi.
Bir hafta öncesinde Del Bosque’nin gideceği dedikoduları uçuşurken, kendisini arayan Beşiktaş yöneticilerinin yaptığının bedelini bir yenilgide kendisinin ödeyeceğini biliyordu. İşte bu nedenle yenilmemek zorunda olduğu Beşiktaş’a karşı bir fazla forvet oynatamadı. Mehmet Yılmaz’ı yanında oturttu. Hoş, tonton suratlı, ağır yaralı Del Bosque’nin de Ziya Doğan’dan pek farkı yoktu. O, kendini kurtarmak için biraz daha fazla risk alıp kazanmak istiyordu.
Ancak, her ikisinde ortak olan Lucescu kafası idi. Yani, ‘Gol yemeyeyim, bir tane atabilirsem kazanayım.Yeter ki, yenilmeyeyim’ mantığı..
Bu düşüncenin ışığı altında ağır bir orta alan çatışması halinde geçti Trabzonspor-Beşiktaş karşılaşması.
Ortaklar yine sahnede
Sekiz kişinin topu kapıp bir şekilde Fatih-Gökdeniz ikilisine iletmek için çabaladığı Trabzonspor, ilk bölümde tek pozisyona girip, bir gol atarak bunu başardı. Erdinç ve Tolga’nın, Carew’le girdiği amansız mücadelede başarılı oluşu, Sergen’in önünün kesilişi, konuk ekibe gol şansı tanımadı.
Karşılaşmanın ikinci bölümünde Avni Aker’deki futbol güreşi sürdü. Çağdaş’ın iki dakika içinde gördüğü iki sarı kartın ardından kızarması, Beşiktaş’ın çöküntüsü oldu. Bu dakikadan sonra Gökdeniz, Fatih Tekke ve Yattara ile en az dört net pozsiyon yakalayan bordo mavililer, son vuruştaki yetersizlik sonucu tarihi farkı kaçırdılar.
Müftüoğlu eyyam yaptı
Maçın hakemi ise cesaretten nasibini almamış, işi iyice eyyama dökmüş Kuddusi Müftüoğlu idi. Öylesine berbat bir yönetim gösterdi ki, çaldığı düdükler bir hakem seminerine tek parçalık uzun eğitim filmi olurdu. Avni Aker’deki yaşamsal futbol mücadelesini Trabzon canını dişine takarak kazandı. Bir başka deyimle, ‘Laz Ziya’ kazandı, ‘Tonton Bosque’ kaybetti.