TRABZONSPOR Teknik Direktörü Ziya Doğan artık kazanma zamanı geldiğine karar vermişti. Doğan, bu sezon arada bir su kaynatan Stepanov’u kenara almış, Erdinç’i buyur etmişti.
Orta alanda ligin ikinci yarısında inanılmaz çıkış yakalayan Hüseyin ile çift ciğerli Ayman’ın önünde yer alan Ceyhun iki yanındaki Yattara ve Gökdeniz ile yine tehlikeli bir şeytan üçgeni oluşturmuştu.
En öndeki Umut’u da eklerseniz, ciddi ciddi, 4 forvet olmuştu...
Çok forvetle çok gol olur muydu? Sorun da buydu zaten... Elbette hücum isteği olan takımlar çok adamla saldırırdı. Ancak koca bir 45 dakikayı iki kayda değer pozisyonla bitiren Trabzonspor’un sorunu da buydu. Daha açık deyişle hücum etmeyi başarabilmek... Yani gol atabilecek hücum organizasyonları gerçekleştirmek... Savunmayı yavaş yavaş öğrenen bordo mavili ekibin Fatih Tekke sonrası bir türlü başaramadığı buydu.
Yattara, anlaşılmaz biçimde isteksizdi.. Sanki arkadan itmişler de sahaya düşmüş gibiydi. Umut, Gaziantep savunmasını yıpratmak adına kendini parçalıyordu. Tıpkı her şeyini ortaya koyan Hüseyin gibi.
Yattara’nın uyumu!
Görünen sıkıntı, Gökdeniz ile Ceyhun’un neyi, ne için yapmaları konusunda aynı dili konuşamamalarıydı. Farklı lisan konuşan Yattara’nın da bu uyumsuzluğa uyumu mükemmeldi. Soldan yapılan ortaya Yattara’nın koşu atması ne denli önemli ise, Yattara’nın yaptığı ortalarda birilerinin ön direğe koşması da o denli gerekliydi. Bütün hamleleri Umut yaptığında diğerlerinin de bir şey yapması gerekiyordu elbette...
İlk 45 dakika Umut’un yay üzerinden şutunda Ceyhun’un takipçiliği sayesinde yeni formasıyla ilk golü atmasıyla kapandı.
İkinci yarıya Zurita ve Ekrem hamlesiyle başlayan Erdoğan Arıca, Trabzon’u bunalttı.
İşte tam bu anda Ceyhun’un ceza alanı dışından müthiş füzesi geldi.
Üç puan akşamında Ceyhun yıldızlaştı iki golle... Ancak görünmeyen yıldız Hüseyin idi...