KARŞILAŞMANIN 18. dakikasına kadar oyunun hakimi gibi algılanan Trabzonspor’un aslında topu ayağında gevelemekten başka bir şey yaptığı yoktu...
Bu dakikada sağ açıklığa özenen golcü Necati ortaladı, Hakan Şükür kafayla indirdi, tüm Trabzon defansı baktı ve Arda da golü attı.
Anladılar ki, çok top kazanmak, çevirmek, orta yapmak boşuna... Maç, gol atınca kazanılıyor...
Trabzonspor, iki ölü topa ıska geçip, bir de bomboş pozisyonda Erdinç’in 7.32’lik alandaki tek dolu yer olan kaleci Aykut’un üzerine vurduğu topla geçirdi koca ilk yarıyı. Bir de Arda ile girdiği ikili mücadelede talihsiz biçimde ayağı kırılan kısmetsiz Musa’yı yitirerek...
Aslında omurgasından üç önemli eksik olan Galatasaray’a karşı daha çok şey yapılabilirdi.
Mondragon, Song, Ümit Karan gibi çok önemli üç eksiği vardı sarı kırmızılıların.
Hesapta yoktu
İkinci yarıda Trabzonspor, Galatasaray’ın sol kanadığını keşfetti ve Ergün’ün üzerine oynamaya başladı. Topu yükseltip Ersen ile zorladılar. Ancak gol, stoper Erdinç’ten geldi. Bir yüksek topta Aykut’un hamlesine rağmen topu alıp, golü attı Erdinç. Kale sahası dışındaki bu pozisyonda Erdinç’in kaleye ve kaleciye arkası dönük, topa bakarak çıkması golde faul var iddiasını bitiren doğru kural uygulamasıydı.
Tribünlerin öfkesi, kararı değiştirmedi ama Galatasaray’ı ateşledi. Galatasaray’ın yoğun baskısına direndi Trabzonspor... "Bu dalga da gelip geçer" dedi.
Sarı kırmızılıların saldırırken kendi alanını boş bırakmasını abartılı bir soğukkanlılıkla izledi. Oysa Gökdeniz ve Umut ile değerlendirmeliydi bu zaafı. Ziya Doğan, tam Yattara hamlesini yaparken, Galatasaray’ın ikinci golü geldi. Bu hesapta yoktu hiç...
Ve umutsuz bir çaba ile kanatlardan gitti rakibinin üzerine... Ama gol değil, pozisyon bile bulamadan yenik bitirdi maçı... 4 maçlık sihiri de bozdu...