ÖYLESİNE çok hata vardı ki, sahada... Örneğin, Trabzonspor asla birkaç hafta önceki G.Saray maçında olduğu gibi değildi.
Hani o savunmada dikkatli olan, orta sahada basan, topu kapıp mükemmel kullanan ve rakibini sürklase eden takımdan söz ediyorum. Aslında onların çok yorulmasına gerek kalmaksızın F.Bahçeliler verdi topları ama, nezaketten olsa gerek, pek itibar etmediler gol için bunları kullanmaya.
Kontrollü oyunu tercih edip, rakibin hata yapmasını bekleyen Şenol Güneş, bu nedenle gamsız Yattara'yı yanında tutup, geçtiğimiz haftanın yıldızı Adem Koçak'la başladı. 30 dakikada Deniz'i keşfedip karşısına Yattara'yı koydu. Trabzonspor'un ilk sorunu, uzun süreden beri ilk kez aynı anda aynı şeyi düşünemeyen Fatih-Gökdeniz ikilisinin etkisiz kalışı idi. Bunun doğrusu; Fatih'in etkili, Gökdeniz'in silik kalışı idi.
İlk bölüm, futbol açısından renkli değildi. Akılda kalan, Nobre golü atarken, Luciano'nun ofsayt oluşu; Trabzonspor'un iki ofsayt olmayan pozisyonunun garip bir düdük-bayrak koalisyonu ile kesilişi ve tüm örneklerine genellikle penaltı çalınan Aurelio'nun ceza alanındaki topa elle müdahalesine Papila tarafından devam denilmesi idi.
Sonuca etki eden hatalar
Cem Papila ve yardımcılarının yaptıkları bu hatalar, elbette sonucu etkileyen türdendi. İkinci yarıda 1-0'la maçın bittiği yanılgısına düşen F.Bahçe ile ne pahasına olursa olsun gol atmak için çabalayan Trabzonspor'un "saha içi" mücadelesini izledik. Rakibini soldan bunaltan bordo mavililer, bir sağ kanat akınında Fatih'in kafasıyla golü buldu. Ancak, çok geçmeden Gökdeniz'in hatalı pasıyla kaptırılan topa Hüseyin'in maksadını aşan kayarak hamlesi penaltıya dönüşüp Alex'in ayağından F.Bahçe'nin galibiyet golü oldu.
Bu gol, direncini kırmak yerine kamçıladı Karadeniz ekibini. Ama bordo mavililerin baskısından gol çıkmadı. Üstelik, iki tane de önemli kontratak yediler.
F.Bahçe Stadı'nda dün akşam ortaya çıkan ilk gerçek, Trabzonspor'un tam anlamıyla büyük maçlara hazır olmadığı idi. İçeride Beşiktaş, dışarıda da bir G.Saray galibiyeti ile sezonun tesellisini yaşadılar ve Şampiyonlar Ligi umudunu G.Saray'ın yapacağı hatalara bıraktılar.
F.Bahçe Stadı'nın bir başka gerçeği ise, böylesine muhteşem bir stadı müthiş bir seyircisi olan takımın; kazanırken bile futbol ruhunun olmadığı idi. Bir de F.Bahçe takımının korner, frikik ve penaltılardan şampiyon olan bir takım olarak tarihe geçeceği.