SADECE bir futbol maçı değildi Trabzonspor için... Kimilerine göre boşa geçtiği düşünülen koca bir sezonun özrü, kimilerine göre ise 1996 yılında göz göre göre, pisi pisine yitirilen o maçın rövanşı.. Veya son iki sezon yitirilen şampiyonluğun baş sorumlusuna, kaybetme duygusunu yaşatmak..
Nedeni ne olursa olsun Karadeniz ekibi için mutlaka kazanılması gereken bir karşılaşma idi bu.. İşin prestiji bir yana UEFA Kupası iddiasının devamı için gerekliydi üç puan..
Sakatlığı, kazası, belası, cezasıyla heba olup giden "Kayıp sezonun" finalinde "İyi biten filmler iyidir" dedirtmek için gerekliydi kazanmak..
Yaşanması istenmeyen ama yine de yaşanmak zorunda kalınan tüm terslikler, kötülükler, şanssızlıkların silinip gidebilmesi için de..
Bu nedenle Fatih Tekke, Gökdeniz, Yattara, Szymkowiak ve bilumum tüm silahları; topu tüfeğiyle saldırmak gerekti kazanmak için elbette..
Teknik Direktör Vahid Halilhodziç’in Trabzon’daki hayatiyetini sürdürüp sürdürmeme konusundaki iştahının ölçüsü olacaktı Fenerbahçe maçı..
Son yıllarda "Fenerbahçe’yi yenememe" gibi bir kompleksin içine girmek üzere olan Trabzonspor, son 6 maçta galibiyet yüzü göremeyip, iki beraberlikle yetinmenin bir sonu olduğunu kanıtlamak ister kanısı yaygındı Karadeniz kentinde..
Haklı kaygılar
Halilhodzic, Yattara’yı kenarda tutup, orta alanda Hüseyin-Adem-Hasan üçlüsüyle başlarken "hem maçı hem de orta sahayı kaybetmemek" gibi haklı bir kaygı içinde olduğunu ilan ediyordu. İlk 45 dakika futbolun "tedbir" kısmına tanık olduk.. Bu oyunun orta yuvarlağın çevresine sıkışıp kaldığı, az pozisyonlu bir süreçti yaşanan.
Tam "bu iş orta oyununa döndü, bitene kadar esneyeceğiz" derken Trabzon’un golü geldi. Golcü Fatih Tekke, asist; asist ustası Szymkowiak ise gol işine soyunup, bordo mavili ekibi öne geçirdi. İkinci yarının hemen başında Szymek ve Hasan’ın direk ve kalecide son bulan iki mutlak gol şansı, dönüm noktası oldu. İki dakika sonrasında Tuncay, sonra da değeri bir türlü anlaşılamayan Semih, iki golle Fenerbahçe’nin üstünlüğünü getirdi. Fatih Tekke farkı bire düşürdü. Ama bu değildi Trabzon’un istediği.. Fenerbahçe’nin dileğiydi tutan..