TRABZONSPOR açısından maçın önemi, Kayseri’nin puan kaybı halinde İntertoto şansının yakalanmasıydı.
Beşiktaş’ın lig sonundaki üçüncülüğü de UEFA’yı getirebilirdi. Bir de iki sezon önce Şükrü Saracoğlu Stadı’nda tartışmalı biçimde yitirilen şampiyonluğun hesabının kesilmesi olabilirdi. Bu şartlarda başlayan maçta Fenerbahçe sol kanadının hatası Trabzonspor’un attığı ilk golün çıkış noktasıydı. Gökdeniz’in sağdan ortasında Hüseyin’in kafa vuruşu, kaleci Serdar’ın altından filelere giderken, Edu ile Lugano, nereden çıktığını anlamaya çalışıyorlardı. İki dakika sonrasında Tuncay, Celaleddin’e, vals yaptırırcasına, bir sağa, bir sola yatırıp, Tolga’nın altında filelerle buluşturdu topu.
Deivid mirasyedi gibiydi
4’üncü dakikadaki 1-1’lik skor herkese "Bu maç dörde beşe gider" dedirtmişti. Sonra Bursa’dan gelen gol haberi yumuşattı Fenerbahçe’yi. Trabzon daha akıllı top kullanmaya, Umut’u defansın arasına sokmaya başladı. Ancak sahadaki iki fiyasko yardımcı hakem Fenerbahçe savunmasından daha çabuktu. Direksiyonsuz taş kamyonu gibi önüne geleni yıkan Lugano ile, 40 yılda bir bulduğu pozisyonu zengin mirasyedi gibi harcayan Deivid’in yaptıkları hevese getirdi Trabzon takımını. Erdinç’in sakatlanmasıyla zorunlu stoperlik görevini devralan Hüseyin’in geriden başlattığı ataklarda kontrollü saldıran bordo mavililer, Tümer ve Ümit’in denetimindeki "zorla evlendirilmiş yeni gelin gibi" sahada gezinen Yattara’nın kafa golüyle bir daha sevindi.
İkinci yarıda Fenerbaheç’nin etkisiz baskısı, Trabzon’un da sonuçsuz kontratakları vardı. 74’üncü dakikadaki abartılı Abitoğlu penaltısı, Alex’in ayağından gökyüzüne gitti. Maçın bittiği yanılgısına kapılan Trabzonspor, pek ciddiye almadığı Deivid’i bir saniye için unutunca, beraberlik golünü kalesinde gördü. İşte bu gol Trabzonspor’a bir puan, Fenerbahçe’ye de 100. yıl şampiyonluğunu getirdi.