Hani şu insanların kanlarının damarlarında bir başka hızlı aktığı, "her şeyi yapabileceklerini sandıkları" dinamik çağları..
O yılların bir lideri vardı, hepimizin gözünde efsane olan..
Başında şapkası, sırtında mavi gömleğiyle umutsuz kalabalıkların umudu Karaoğlan Ecevit..
Yıllarca siyaset yaptı, üç ayrı suikaste hedef oldu.. Bir çok sıkıntıya da..
O günlerde bir çok insanın acımasızca eleştirdiği, hedef haline getirdiği; bugün ise siyasi rakipleri dahil herkesin saygı duyduğu Bülent Ecevit, ecele aylar süren direnişini kaybedip, yaşama gözlerini yumdu..
Yaşarken yeterince anlayamadık, değerini bilemedik, hak ettiği saygıyı gösteremedik.. Bugün son yolculuğuna uğurluyoruz Ankara’da..
Sağcısı, solcusu binlerce sağduyulu yurtsever insan, Karaoğlan’a son görevini yapacak Başkent sokaklarında..
Dürüst, namuslu, onurlu lider Ecevit, yıllarca sorumluluğunu sırtında taşıdığı insanların omuzlarında son kez yol alacak ebedi istirahatgahına..
Güller, karanfiller, sevgilerle..
Güle güle, şair Başbakanım.. Bu ülke, seni bir gün anlayacak..
Geç de olsa, bir gün mutlaka..
En tehlikeli maç
ANKARAGÜCÜ, lig ve kupada tam 5 maçtır kazanıyor..
Daha önceki bir yazımızda ifade ettiğimiz gibi, anlı şanlı bir diriliş bu..
İlk 6 haftada "hiç" olan bir takımın "çok şey" haline gelişinin büyülü hikayesi..
Üç pas yapamayan bir takım, bir kaç hafta içinde Gençlerbirliği gibi dirençli bir rakibi dört gün içinde iki kez yenebiliyor.. Bu iyi gösterge..
Ancak kapıda bir tehlike var..
Kazanmaya alışan, kazandıkça özgüven yükleyen Ankaragücü takımı, bir yerde takılacak.. İşte "Altılı Tutturma" hevesindeki Başkent ekibini bekleyen, en yakın tehlike Çaykur Rizespor maçı..
Tribün desteğiyle, korkusuzca tüm engelleri aşan Ankaragücü, yarın oynayacağı Rize karşılaşmasında çok ama çok dikkatli olmalı.. Hem maçı hem de rakibi ciddiye almalı..
Yoksa bu kadar zorlukla biriktirilen keyfin içine, tüy dikilir..
Kongre ne zaman?
BİRKAÇ hafta önceydi.. Bir yazılı açıklama geldi spor servisine..
Ankaragücü Başkan Vekili Serdar Tosun, Kanal A televizyonuna yaptığı açıklamayı, gazete bürolarına gönderip, bir gece önceki yönetim kurulu toplantısında Aralık ayı başında kongre kararı aldıklarını ifade ediyordu..
Tosun, açıklamasında mevcut başkanın aday olmaması halinde kendisinin aday olacağını, kongrede oy kullanacak delegelerin listesinin de en kısa sürede kulübün resmi internet sitesinde açıklanacağını duyuruyordu..
O dönemde işler kötüydü..
Aradan dört hafta geçti.. Galibiyetle tanışmamış olan takım, Hikmet Karaman’ın sihirli değneğiyle, oynadığı 5 maçı da kazandı. Tribünlerin, yönetime tepkisi de, maç bitimlerine kaydı..
"Takımın oyun performansına zarar vermemek için" maç oynanırken sadece Ankaragücü’nü destekleyen taraftar, hala istikrarlı biçimde, bıkmadan usanmadan Başkan ve yönetimi, maç sonrası istifaya davet ediyor..
Bu arada kongreden ses seda yok..
Yöneticilere soruyoruz, "biz prensip kararı aldık, gün belirlemedik..." diyorlar.. Yani ortada kesinleşmiş bir Kongre tarihi yok..
"Uygun bir zamanda, uygun bir kongre yapılır, olur biter.." diye düşünüyorlar herhalde..
Tıpkı bundan önce olduğu gibi..
Bedel ödemek
MESUT Bakkal, çıkmalı mıydı yoksa oturmalı mı?
Gençlerbirliği-Ankaragücü lig maçı sonrası, üç gün tartışıldı..
Yani, bir çeşit gündem oluşturdu.. Gençlerbirliği odaklı bir gündem.. Çok alışık olunmadık türden..
Ankara’da yaşayanlar iyi bilir.. Gündem, çoğu zaman Ankaragücü’dür..
İyisi veya kötüsü ile.. Başkanı, teknik adamı, futbolcusu ve taraftarıyla.. Ancak son dönemin reyting rekorları kıran "Hikmet Karaman dizilerinin" bile önüne geçti, "yedek kulübesi vak’ası.."
Ve çoğu zaman olduğu gibi, "aniden" derin bir sessizliğe bıraktı yerini..
Büyüme zor iştir, sancılıdır.. Tıpkı doğum gibi.. Sıkıntı, sancı çekmeden büyümenin, gelişmenin olmayacağı herkesin malumu..
Ya sessiz, sakin, kendi halinde küçük dünyanızda yaşayıp gideceksiniz veya kavga, gürültü, itişme, tartışmayla büyüyeceksiniz.. Alışacaksınız, bir şey olma uğruna, bazı bedeller ödemeye..
İki yol var önünüzde.. Tercih sizin...
Yeter artık
ANKARASPOR ilginç bir takım.. Ligde tam 9 beraberlikle rekora koşuyor..
İşin iyi tarafı, Gençlerbirliği dışında ligde yenilgisi yok.. Takımın, kaybetmeme konusunda derin bir özgüveni var..
Kötü tarafı ise 9 beraberlik yerine 4 galibiyet, mevcut puana artı üç demek.. Yani çuval dolusu beraberlik yerine "dört galibiyet, beş yenilgi daha iyi" demek, doğru bir tanım olacak..
İşin daha kötüsü, bir iki daha derken beraberlik ciddi alışkanlık yapacak..
Ve elbette herkese, "yeter artık..." dedirtecek..
Ankaraspor, disiplinli oyun tarzı, işini ciddiye alan teknik direktörüyle yoluna devam ediyor. Yönetimi, teknik ekibi ve oyuncu kadrosuyla takım olma yolunda emin adımlarla ilerliyor..