Birçok insan anlayamadı, Hakan Kutlu’yu alışılmadık sertlikte eleştiren Meriç Enercan yazısının nedenini. Bir de Ses TV’deki 2 artı 1’de Ankaragücü Mevcut Başkanı’nın "Hakan Kutlu’yu oylatmamakla çok başarılı bir iş yaptı" yorumunun sebebini.
Öncelikle gazetecinin doğruyu kamuoyuna sunma konusundaki sorumluluğunu en iyi bilenlenden biri olduğum, herkesin malumu. Taviz vermediğim konulardan biri bu.
Bazıları, bağıracağımı sandıkları yerde neden sustuğum konusunu anlayamaz; suskun kalacağımı düşündüklerinde, çok sert çıkışıma anlam veremezler ama herşeyin haklı bir nedeni vardır aslında.
Tıpkı Hakan Kutlu’ya yönelik eleştirimdeki gibi.
Hakan Kutlu, sıradan bir insan değildir, olamaz da. Bu nedenle sıradan insanların davrandığı gibi sorumsuz, amaçsız, duyarsız davranamaz.
Davrandığı zaman, tepki görür, ayıplanır.
İşte bu nedenle bir çok kişinin "O senin oğlun..." dediği Hakan Kutlu tarafımdan, hakettiği biçimde eleştirilmiştir.
İnsanın, oğlu gibi gösterilen birini bu tonajda eleştirmesi, garipsenecek değil; aksine takdir edilecek bir tutumdur.
Üstelik bu yolda, olacakların aylar öncesinden ihtar edilmesi, yaşanacakların çok önceden uyarılmasına karşın "Doğruyu, yanlış yapma hatası" yaşanmıştır. ’Bile bile lades’dir yani.
Kutlu, Gençlerbirliği maçının ardından istifa etmeyi başarabilse, bugün kahramanlaşan bir Ankaragücü İdolü haline gelecek ve çok yakın bir süreçte önüne kırmızı halı serilerek Beştepe’ye davet edilecekti.
Oysa o, ’kendi açıklamasına göre’ birkaç kişiden intikam almak adına 15 gün beklemeyi, yardımcılarının gidişine göz yummayı, yanına atananlara ses çıkarmamayı tercih etti.
Ve kendine yazık etti.
Dediğim budur, beyni ile anlayanlara...
Durmuş saat bile
SES Televizyonundaki "Küçük mutluluk yaratan" yorum da, çok ilgi çekti her nedense... Hakan Kutlu, ne hata yaparsa yapsın, Ankaragücü yönetiminde "Kovalım mı, yoksa kovmayalım mı?" diye oylanmasına karşıydım. Bunu ifade edip, "Mevcut Başkan, Hakan’ı oylatmamakla çok iyi yaptı" dedim.
Hakan Kutlu, 27 yılını Ankaragücü’ne vermiş, kaptanlık ve teknik direktörlük makamına ulaşmış, adı bu kulüple özdeşleşmiş bir kişi olarak, kovulmayı asla hak etmez.
Onu kovmak için büyük bir iştahla bekleyenlerin olduğu yerde, bu kadar dayanabilmesi zaten büyük bir başarıdır.
Göreve zamansız talip olması, sorumluluğu tecrübesizken alması ve koruduklarıyla kendini hedef tahtası haline getirmesi de Kutlu’nun kovulmasına gerekçe olamaz.
İşte bu nedenle sözkonusu yorum, sadece insani bir söylemden ibarettir.
Kaldı ki, o konuşmadaki "Görevde iken yeterince sahip çıkılmadığı ve yeterince desteklenmediği" ve de benzeri bir çok eleştiriyi paz geçip, cımbızla içinden bu cümleyi seçerek, "nalıncı keseri" misali işine geleni cebine koymak, ucuz bir yoldur.
Aslında 11 yılda kamyon dolusu yanlış yapan birinin, Başkanlık yaşamında bir iki doğru yapması, hiç şaşılacak bir şey değil.
Çünkü "Durmuş saat bile, günde iki kez doğruyu gösterir..."
Oyuncularla istifa sonrası yaptığı toplantıda, "Hakan Kutlu’nun 15 yıl bana savunduğu kişinin onu nasıl eleştirdiğini gördünüz. Yanında iken, nasıl karşısına geçtiğine tanık oldunuz" türünden basit nitelemeleri, aslında kendi savunma mekanizmasını çalıştırmaktan başka bir şey değildir. Bu, yıllarca kovmaya cesaret edemediği Hakan Kutlu’nun, kendi iradesiyle çekip gitmesine "Ben, bunu nasıl başaramadım" şeklindeki bilinçaltı bir tepkidir.
Belki de, Kutlu’nun sitesinde yaptığı ağır açıklama, yönetimde son dönemde öne çıkıp, sivrilen bazı isimlerin, malum kişi tarafından tasfiyesine temel gerekçe olacaktır.