İKİ yıl aradan sonra oynanan UEFA Avrupa Ligi play-off maçı önemliydi. Çünkü UEFA Ligi demek çok şey demekti. Sadece Trabzonspor için değil, Trabzon kenti için de.
Esnafı, tüccarı tüm halkı için. UEFA Ligi’ne girmek, Hüseyin Usta için de önemliydi, Fevzi Hoca için de. Şerafettin Amca ile Hasan Kardeş de bu yoğun sportif insan hareketinden nasibini alacaktı. İlk 10 dakika, Sivasspor maçındaki gibiydi. Yani Kesintisiz Fırtına gibiydi Trabzonspor. Umut’un vurduğu top, direği salladı; Engin bir pastan dokunamadı. Sonra bir uyku durumu takımı sarmışken Fransızların Gol Kralı apoletli santrforu Gignac yapımı şok gol geldi. Buz gibi oldu ortalık. Üç gün önceki Diyarbakır maçının o kötü havası sindi Avni Aker’e.. Kısa süre sonra önce tribünler ardından da bordo mavili takım toparlandı. Ve Engin çıktı sahneye… Bir Tespih Ustası edasıyla, Fransız savunmasını ipe dizercesine bir sağa bir sola yatırdı. Onlar Engin’i ararken, verdiği top; Song’un vuruşuyla filelere gidiyordu. Kutlanması gereken Engin, kutlanan Song oldu. Umutsuz çaba 15 dakikalık bir meltem daha esti Avni Aker’de. Karadeniz ekibi, salladı ama yıkamadı rakibini. Toulouse, hem savunma hem de kaleci Blondel ile izin vermedi ikinci gole. Konuk takımın bu dönemdeki direnci ve kontra çıkışları, atacağı tur gollerinin sinyalleriydi. İkinci yarının hemen başında yine savunma uykuda iken, bir kornerin uzantısında arka direkte Gignac, skoru konuk takım lehine 2-1 yaptı. Trabzon savunmasının son dönemdeki kötü formu için sürpriz değildi, Sylva’nın kalesindeki goller. Bross’tan gelen Alanzinho ve Gökhan hamleleri, umutsuz çabaydı. Alanzinho oyuna girerken, Tayfun Cora’nın yuhlanması çok ama çok ayıptı. Ve son dakikada atılan golle, skor 3-1 olurken Fransız Toulouse, Trabzon tribünlerinin alkışlarıyla turu ilan ediyordu. Savunmayı başaramayan, orta sahası mücadele edip organize olamayan, forvetleri de gol atamayan Trabzonspor da Avrupa sevdasına el sallıyordu.