BİNLERCE kez tekrarlanmış tanımıyla telafisi ve rövanşı olmayan bir karşılaşma idi G.Saray-Trabzonspor maçı.
Trabzonspor, 10 gün önce müthiş performans gösterip bileğinin hakkıyla yendiği G.Saray’a çok şey öğretmişti besbelli. O karşılaşmadaki orta alan baskısı, savunmadaki hatasız oyun, bu karşılaşmada yerini daha tedbirli, hata yapmanın ürkekliği ile uzun topların uçuştuğu bir müsabaka haline getirdi Ali Sami Yen’deki oyunu...
Aslında Trabzonspor, Fatih’in kendi golüne asist yapıp, Conceiçao’ya attırdığıyla 1-0’lık avantajı yakalamış, G.Saray’ın, Karadeniz ekibine uygun oynamasını sağlamıştı. Hasan Şaş’ın girişiyle canlanan ve saha içi aksiyonu zirve yapan sarı kırmızılılar daha akılcı, Trabzon’u hata yapmaya zorlayan biçimde oynamaya başladılar.
Kırılma noktası
Maçın kırılma noktası 86. dakikada Celalettin’in kaçırdığı mutlak goldü. Orta sahadan aldı, bomboş gitti, yetişen Yattara’ya vermek yerine kendi kahraman olmak isteyince takımını finalden etti. Bu pozisyon gol olsa, Trabzonspor 2-0’ı yakalayacak ve üst üste 3. kez finale adını yazdıracaktı. Ancak o top döndü, Hasan Şaş’ın ortasından Kabze’nin kafasından, Necati’nin ayağından 3’lü bir katkıyla G.Saray golü olarak Trabzonspor filelerine gitti.
1-1 sonrası her iki takım da atmaktan çok yememek üzerine kurulu bir gergin futbol düzenine girdi. Trabzonspor’un Yattara’nın ayağından direkte patlayan uzatma şanssızlığı penaltılarda ne olacağının da habercisi gibiydi.
Penaltıların kahramnı hiç şüphesiz G.Saray kalecisi Mondragon idi. Mehmet Yılmaz ve Szymkowiak’ın vuruşlarında golü önleyen Kolombiyalı kaleci, hem adını bu maçın zirvesine, hem de G.Saray’ın adını finale yazdırıyordu.