Serdar Tosun’un adaylığını açıklamasıyla birlikte başlayan süreç, İbrahim Kısacık ve Recep Uzelli ile sürdü.. Artık Aydın’ın "aday yok, mecburen başkan oldum" deme şansı yok. Ancak Aydın’ın koltuğu bırakmak gibi bir niyeti de yok.
ANKARAGÜCÜ olağan kongresine 4 gün kaldı. 3 Şubat Cumartesi günü yapılacak kongre için görünürde aday yok.. Aslında, "var ama yok.."
Adaylık konusunda ilk açıklamayı yapan, dört gün önce Ankara’da vefat eden ve önceki gün toprağa verilen Başkan Vekili Serdar Tosun idi.
Sağlığında Sheraton Otel’deki bir sohbette Tosun’a "Ben senin başkanlığını istiyorum ama yönetimdeki arkadaşlar pek sıcak bakmıyor" demişti Cemal Aydın.. Peki Tosun’un ardından, başka aday yok muydu? Elbette vardı. Öncelikle kongre kararının alındığı son yönetim toplantısında adaylığını mevcut yönetime açıklayan, asbaşkan İbrahim Kısacık idi ikinci hevesli. Cemal Aydın’a tüm yöneticilerin önünde "Sen yoksan, ben varım başkan" diyen kişiydi bürokrat Kısacık.. Kulübe verecek büyük parası olmadığını ancak Ankaragücü’nü projeleriyle zirveye taşıyacağını belirtip, adaylık isteğini birkaç kez daha tekrarlayan Kısacık’ın aldığı cevap, "Sen biraz bekle" olmuştu..
Yenilenme şart
Ankaragücü yönetimine bir başka önemli aday, eski yöneticilerden Ankaralı genç işadamı Recep Uzelli oldu.. Uzelli, Ekim 2006’da "aday olmayacağını" açıklayan Cemal Aydın ile son bir ay içinde dört kez bir araya gelip, "Ben başkan adayıyım.. Sen daha önce aday olmayacağını açıkladın. Bu kararında kararlı ve ısrarlıysan, ben listemi yapıp, kongreye geleceğim. Ankaragücü’ne yeni yüzlerle yepyeni bir vizyon getireceğimden emin olabilirsin" dedi.. Uzelli’ye göre mevcut yönetimden birkaç kişi alınabilirdi belki ancak yepyeni bir yapı gerekliydi Ankaragücü kulübüne.. Bunun çıkış noktası, yeni bir yönetim anlayışı ve yapılanmasıydı.
Ne var ki, her öneride Cemal Aydın’dan "Yönetimi sen yap.. Ben başkan olayım sen de başkan vekilim.. Kulübü sen yönet, ben temsil edeyim" karşı teklifi geldi. Bu, Aydın’ın koltuğu bırakmak istemediğinin en önemli göstergesiydi.. Ancak "Ben olursam başkan olurum. Senin teklifine yokum" cevabıyla tavrını koydu Recep Uzelli..
Asıl amaç başka
Kasım 2006’da, 288 olarak telaffuz edilen, ancak şimdilerde "400 kişi olabilir" diye nicelenen Ankaragücü kongre üyeleri, ağırlıklı olarak Cemal Aydın’ın işaretine bakıyordu. Oysa "M.Kemal Ünsal’ı yerine bir dönem için başkan yapabilir" denilen Aydın’ın, kimseyi işaret etmek gibi bir niyeti yoktu. Çünkü amacı, koltuğunu muhafaza etmekti.. Ancak sorun, anlık bir öfkeyle televizyon kameraları önünde ağzında çıkan, "Ben yokum, bundan böyle aday değilim.. Kim istiyorsa, gelsin alsın" lafıydı. Daha doğrusu sorun, bu laftan nasıl dönüleceğiydi.
Mevcut durum itibarıyla, "Ne yapayım aday yok. Kulübü ortada bırakamam, mecburen ben varım" deme şansı yoktu.. Rahmetli Serdar Tosun ile başlayıp, İbrahim Kısacık ile süren ve Recep Uzelli’nin son atağı ile tavan yapan "aday varlığı" onu, rahatsız ediyordu.
Çıkış yolu, tribünlerin "bizi bırakma başkan" diye tezahüratı olabilirdi ama Bursa maçındaki bu beklenti, boş çıktı. Yeni bir hamle, bazı delegelerin imza toplayıp, kendisini aday göstererek "Aman biz sensiz ne yaparız" demesiydi.. Bu, önceki gün cılız bir atakla gerçekleşti.. Ancak bu girişimin ardında bir yönlendirmenin izleri vardı.. Bir çare de bazı gazete yazıcılarına köşelerinde "Cemal Aydın en uygunudur. 100. yılda başkan o olmalıdır" yazdırıp, kamuoyu yaratmaktı.. O da yapıldı..
Uzun lafın kısası, iki ara bir derede kalan Cemal Aydın, kendi koltuğuna yeniden aday olacak ama "kendisinin bile inanacağı" bir gerekçe arıyor.