İLK kez "takım gibi" oynuyordu Trabzonspor. 4’ü lig, 2’si UEFA Kupası ön eleme tam 6 maçını boşa geçirmişti Lazaroni ile. Neyse, yanlıştan dönülmüştü çok geç olmadan. "Adam gibi adam" Ziya Doğan, takımına adam gibi top oynatıyordu.
Elbette bırakıp gittiği gibi değildi. Zaten olamazdı da. Ama süklüm püklüm, darmadağın top oynayan Trabzon takımı, şekle girmişti 3 gün içinde. Bir özgüven meselesiydi ve o eksiklik giderilmişti. Trabzon’un teslim olacağı, Beşiktaş’ın zorlanmadan kazanacağı varsayımlarının çürüklüğü, daha ilk dakikada ortaya çıktı. Karadeniz ekibinin uzun süredir unuttuğu kazanma isteği, mücadele şevki geri gelmişti. Hüseyin önderliğinde tüm takım aslanlar gibi mücadele ediyordu İnönü’de. Pozisyon vermeden ilk golü yerken, Fatih Akyel’in inanılmaz hatası Burak’ın golüne dönüştü. Ancak gecenin yıldızı Gökdeniz önderliğindeki Trabzonspor, buna alt yapılara ders olacak nitelikte bir kanat organizasyonu golüyle cevap verdi. 63. dakikada Lazaroni’nin göndermek istediği Szymkowiak’ın başlattığı atakta yine Gökdeniz kesti, Ersen bu kez ayakla attı. Üçüncü golde yine Gökdeniz’in pası, Ömer Rıza’nın fırsatçılığı vardı. Son 15 dakikada maç, Trabzon lehine 5-6 olurdu ama ciddiyet yoksunluğundan olmadı.
Özgüven kazandılar
"Gece yarısına doğru biten" ve bu nedenle "yatak yorganla izlenmesi gereken" karşılaşmanın hakemi Bülent Yıldırım ile yardımcıları, göremedikleri birkaç pozisyon nedeniyle hatalı ancak genelde iyi niyetliydiler. Trabzonspor takımının en iyisi Gökdeniz Karadeniz ile Szymkowiak idi. Ersen Martin’in ilk ciddi maçında takımına katkısı tartışılmazdı. Ön savunmacılar Hüseyin ve Hasan’ın birlikte verdiği mücadele, alkışa değerdi. Murat Ocak,Stepanov ve kaleci Jefferson, az hatayla oynayıp, çok çalıştılar.
Kısacası, keyifli bir sonbahar akşamında seyircisiz Osasuna maçı öncesinde kazandığı moral, çok değerliydi. Kazanılan en önemli şey özgüvendi. Özgüven, "adam gibi" geri dönmüştü.