Paylaş
Gerçekten de eski dönemde Bağ-Kur Kanununda iş kazası sigorta kolu yoktu. Böyle olunca dükkanında veya işyerinde kazaya uğrayan bir Bağ-Kurlu, iş kazası sigorta kolundan herhangi bir yardım alamıyordu. Ama artık alabiliyor...
Ancak, emekli olmaması kaydı ile!
Daha açık söylersek; emekli aylığı alıp da ticari veya serbes meslek kazancı sebebiyle vergi mükellefi olarak faaliyetini sürdüren birisi, işyerinde kazaya uğrasa hakkında “iş kazası ve meslek hastalığı sigortası” hükümleri uygulanmayacaktır. Yani emekli esnaf için eski hamam eski tas!
Emekliler çalışmak zorunda mı?
Ülkemiz özelinde bu sorunun cevabı tabii ki evet... Zira emekli aylıklarının düzeyi ortada. Çoğu için değil fakirlik düzeyinin, asgari geçim düzeyinin de altında.
Böyle olunca, kim nereden emekli olursa olsun çalışma gereği duyuyor. Birçok kimse de “genç emekli” olarak sistem içerisinde.
Emekliler, tercihlerine, becerilerine veya kazanç düzeylerine göre farklı statülerde çalışabiliyorlar. Buna göre; kamuda ancak emekli aylığının kesilmesi suretiyle çalışmak mümkün iken, özel sektörde hem emekli aylığının alınması hem de destek primi ödenerek çalışılması mümkündür.
Anayasal bir hak olan çalışmak, kanunla tamamen yasaklanamadığından, belirtilen şekillerde zorlaştırılıyor.
Özelde çalışmak iki şekilde oluyor
Emekli aylığı alanların özel sektörde çalışması iki şekilde olabilir.
Birincisi; hizmet akdi ile çalışmak. (Eski deyimiyle SSK’lı çalışmak)
İkincisi; kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışmak. (Eski deyimiyle Bağ-Kur’lu çalışmak)
Esnaf olarak çalışan emekliler
Hangi sigorta kanununa göre veya hangi sigorta kurumundan emekli olmuş olursa olsun, emekli aylıklarını almak suretiyle esnaf faaliyetinin yürütülmesi de mümkündür. 1 Ekim 2008’den önce emekli aylığı alanlar veya bu tarihten önce çalışmaya başlayıp da daha sonra emekli aylığı alanlar bu kapsamdadır. 1 Ekim 2008’den önce emekli aylığı alanlar veya bu tarihten önce çalışmaya başlayıp da daha sonra emekli aylığı alanlar bu kapsamdadır. Bu durumda olanlar, şirket ortağı olmak veya ticari/serbest meslek kazancı sebebiyle vergi mükellefi olmak suretiyle çalışabilirler. Ancak, bunun için emekli aylıklarından sosyal güvenlik destek primi ödenmesi gerekir. Bu primi SGK, o kişilerin emekli aylıklarından kendisi kesmek suretiyle tahsil eder. Emekli esnafın aylığından kesilen destek primi 2010 yılı için %14’dür. 2011 yılından itibaren ise %15 olarak sabitlenecektir. Diyelim; 500 TL emekli aylığı alan birisi dükkan açıp vergi mükellefi olarak çalışmaya başlar ise, SGK o kişinin maaşından 2011 yılı için her ay 75 TL destek primi tahsil edecektir.
Kesilen destek ki köstek mi?
Tereddütsüz köstek!...
Norm ve standart birliği adına kantarın topuzu kaçmış durumda... Başka bir açıdan da turbun büyüğü heybede (imiş)! Esnaf olarak çalışmasını sürdürenlerin emekli aylıklarından kesilen destek primleri hiçbir işe yaramıyor... Sanılanın aksine emekli aylıklarından destek primi kesilen esnaf çalışanlar hakkında “iş kazası ve meslek hastalığı sigortası” hükümleri uygulanmamaktadır. Zira, buna imkan veren kanuni bir düzenleme yoktur. Var diyenlere, 5510 sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun geçici 14. maddesi birinci fıkrasının (b) bendine bir daha bakmalarını salık veririm... Yok böyle bir hüküm...
Zaten SGK’da son yayınladığı 2010/99 sayılı Genelgesinde bu durumu açıkça ifade etti...
İşçi olarak çalışan emekliler
1 Ekim 2008’den önce emekli aylığı alanlar veya bu tarihten önce çalışmaya başlayıp da daha sonra emekli aylığı alanlar bu kapsamdadır. Bu durumda olanlar, dilerlerse hem emekli aylıklarını alıp hem de bir işyerinde işçi olarak çalışıp ücret geliri elde edebilirler. Emekli aylıklarının kesilmesi söz konusu olmaz. Ancak, bunun için ücretlerinden sosyal güvenlik destek priminin kesilerek işverenleri tarafından SGK’ye ödenmesi gerekir. SGK’ye ödenecek prim, kısa vadeli sigorta kolları primine %30 oranının ilave edilmesiyle bulunacaktır. %30’un 1/4’i sigortalı hissesi iken 3/4’ü işveren hissesidir.
Destek primi işçiye ne sağlar?
İşverenler ve işçiler bu primin boş yere ödendiğini düşünürler. Ancak tam da öyle değildir. Ödenen bu primin en önemli sonucu, emekli olup çalışan işçi hakkında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümlerinin uygulanacak olmasıdır.
Örneğin; destek primi ödemek suretiyle çalışıp hem de emekli aylığını alan işçi, işyerinde uğradığı iş kazası sonucu meslekte kazanma gücünü en az %10 oranında kaybederse bir de “iş kazası maaşı” denilen sürekli iş göremezlik geliri alır. Yani aynı anda hem emekli aylığı hem de iş kazası maaşı alır. Belirtelim ki, gelir ve aylığın tek kişide birleşmesi halinde yüksek olanın tamamı düşük olanın da yarısı verilir.
Dahası işçi iş kazası sonucu ölür ise, bu sefer geride kalan eş ve çocuklara hem ölüm aylığı hem de ölüm geliri bağlanır.
Bu eşitsizlik giderilmeli
5510 sayılı Kanunda önemli değişikliklerin yapılacağı sinyalinin verildiği şu günlerde emekli olup işçi olarak çalışan ile emekli olup esnaf olarak çalışanlar arasındaki bu ayrım giderilmelidir.
Madem norm ve standart birliği... Prim alırken standart var ise, sigorta hakkında da standart olmalıdır.
Emekli aylığı aldığı halde esnaf olarak çalışanlardan kesilen destek priminin bir karşılığı olmalı ve onlar hakkında da iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanmalıdır...
Paylaş