Yalçın Çınar’a veda

Milliyet’teki çömez muhabirlik günlerimde tanıştım Yalçın abiyle. Pek kimseye “abi-abla” demezdim.

Haberin Devamı

İş yerinde “bey-hanım”ı benimseyenlerdendim. Laubali genç gibi görünmek istemezdim, hâlâ da istemem.
Yalçın abi, “abi” diye hitap ettiğim nadir insanlardandı. Laubalilikten değil, kendimi yakın hissettiğimden. Bu meslekte çocukluğumu bilenlerdendi o.
Dijital makineler çıktığından beri son 10 yıl içinde elime üç-beş karta basılı fotoğraf geçtiyse, Yalçın abi sağ olsun, onun verdikleridir.
O partide, bu davette çektiği birkaç fotoğrafım varsa, üzerinde “Melis” yazılı bir zarf içinde mutlaka bana hediye ederdi.
Çömez muhabirlikten yazı işlerinde sayfa editörlüğüne geçiş yaptığımda daha da hayatımın içinde oldu Yalçın abi.
Her gün öğle toplantısında seçtiği fotoğraflara birlikte bakardık. Birlikte güler, bazen birlikte üzülürdük.
Hayatını geçirdiği Milliyet’le o kadar özdeşleşmişti ki o, bakış açınıza bağlı olarak o Milliyet, Milliyet de Yalçın abi demekti.
Yazı işlerinden köşe yazarlığına terfi ettiğimde sıra arkadaşım oldu Yalçın abi.
Yıllarca aynı masada yan yana oturduk.
Milliyet’in arşivini düzenlerken hem gazetenin hem de ülkenin tarihini, onun taradığı dialardan takip etme şansım oldu.
Bol bol anı dinledim ondan, eski yayın yönetmenlerinin, eski gazetecilerin hikayelerini.
Cağaloğlu günlerinden plazalara taşınma sürecinde Babıali’nin nasıl değiştiğini....
Onunla dertleştim, onunla güldüm, eğlendim, belki de en çok onunla konuştum.
Milliyet’ten ayrıldığımdan beri hiç görüşmemiştik. Arada eski gazeteme ziyarete gittiğimde de rastlaşmamıştık.
En son iki hafta önce bir yerde rastladım. Biri fotoğrafımı çekti, tanımadım. Sonra yanıma gelip “Melis, nasılsın?” deyince zor tanıdım.
Gördüğü kanser tedavisi nedeniyle saçları dökülmüş, biraz zayıflamıştı.
Ama iyiydi, hem de çok iyi görünüyordu.
“İyileştim, çok iyiyim” dedi. Sevindim.
Kocama “Melis’in bende iki fotoğrafı var, sana vereyim, ona ilet” demiş.
Maalesef fırsat olmamış, verememiş, o iki fotoğraf elime geçemedi.
Çünkü Yalçın abiyi kaybettik.
Kaybettiğim dostlarıma bir yenisi daha eklendi.
Çok sevdiğim eski gazetemin en sevdiğim yürüyen tarihlerinden biriydi o.
Milliyet’i baba evim gibi görmemin nedenlerinden biri...
Gülümsemesini, kahkahasını ve sohbetlerimizi hiç unutmayacağım.
Karısına, çocuklarına, yakınlarına ve biz gazeteci arkadaşlarına sabır diliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları