Paylaş
.
Burroughs’nun “Yumuşak Makine”sinin, “müstehcen” diye bir edebiyat eserinin 2015 yılında mahkemelerde sürünmesini unutmak istemiyorum.
Emek Sineması yerle yeksan edildikten epey zaman sonra, mahkemenin inşaatın durdurulmasına karar verdiğini, bu ülkede hukukun kaplumbağa hızında işlediğini...
Kendini bilmez bir yapımcının filmini eleştirenlere “Kime hizmet ediyorsunuz o.. çocuğu çapulcu takımı” diye saldırmasını...
Gözaltındaki liseli kızın korku dolu anlarını belgeleyen o fotoğrafı...
Bir stand-up’çının oyununda başbakana hakaret ettiği iddiasıyla para cezasına çarptırılmasını, ödemeyince de gözaltına alınmasını...
Koştur koştur açılışlara katılan ülkenin en tepesindekilerin, tarihimizin en önemli yazarlarından Yaşar Kemal’in cenazesine katılmadıklarını...
Unutmak istemiyorum.
¡¡¡
Bir siyasi partinin ilçe örgütü üyelerinin, bir galerinin kapısında “Sergilenen şey sanat değil pornografidir” sloganları attığını...
Bir karikatür dergisinin çizerlerinin çizdiği “düğme” yüzünden Cumhurbaşkanı’na hakaretten para cezası aldıklarını...
Bir belgeselin “kayıt tescil belgesi” gibi bahanelerle uğradığı sansür sonucu 22 filmin birden film festivalinden çekildiğini...
1500 çocuğa yuva olmuş Kamp Armen’e iş makinelerinin girip bir kısmını yıktığını, insanların aylarca orada nöbet tuttuğunu...
Can Yücel’in şiirlerinden uyarlanan oyuna kendini bilmez bir valinin yasak getirdiğini...
Grup Yorum’un konserlerinin art arda yasaklandığını...
Onur yürüyüşünde polisin boyalı mermiyle rengarenk insanlara saldırdığını...
Müziğin sustuğunu, susturulduğunu...
Bir tiyatrocunun oyununda “kese” yerine “kutu” dediği için işine son verildiğini...
Unutmak istemiyorum.
¡¡¡
Pek çoğunuz gibi benim de hafızam bu ülkede olup biten, bizi yaralayan, mutsuz eden binlerce olayı aklımda tutacak kadar güçlü değil.
Almanaklar bu yüzden var.
Şimdi bir de bunlara sadece kültür ve sanat olaylarına odaklanan, Can Yayınları’nın çıkardığı Can Almanak 2015 eklendi.
Almanaklar ilk icat edildiklerinde, insanlar bunlar üzerinden yıldızların hareketlerini takip ederlermiş.
Keşke şimdi de en önemli meselemiz bu olsaydı; keşke sadece gökyüzünde olup bitenleri izleseydik.
Ama Can Almanak’ın önsözünde yazdığı gibi, elimde tuttuğum “Bu almanak vazgeçmemek, teslim olmamak için hazırlandı.
İnsanın kültüre, sanata ilişkin emeklerinin bu gürültüde duyulmaz bir sese, kaosun içindeki bir başka gürültüye dönüşmesine izin vermemek için”...
Can Almanak 2015’te, kültür ve sanat alanına müdahaleler yok sadece; mücadeleler de var, kazanımlar da.
Unutmamak için, unuttuğunuzda dönüp bakmak için mutlaka alın bir tane.
Paylaş