Paylaş
Ben sert, tok, acı, yoğun tatların peşinden giderim. Kahveciyim.
Bu anlamda insanımızın profiline pek uymuyorum.
Zira Türkiye’de sudan sonra en çok tercih edilen içecek çay. Nüfusun yüzde 96’sı her gün çay içiyor. Çay tüketiminde (yılda adam başı 3.5 kilo) dünya birincisiyiz.
* * *
Gelin görün ki çay bitkisinin de bir son kullanma tarihi var; ömrü 100 yıl.
Arada yeni dikimler olsa da, Doğu Karadeniz’e Cumhuriyet’in ilk yıllarında dikilen çay bitkileri şimdi 75 yaşında.
Acilen sürdürülebilir tarıma geçilmezse 25 yıl sonra bu bölgedeki çaylardan verim alamayacağız.
Çay bitkilerini toptan söküp yenilerini dikemeyeceğimize göre, elimizdeki kaynakları daha iyi kullanmaktan başka şansımız yok.
Yani tek çare, sürdürülebilir tarım yaparak bitkilerin ve toprağın ömrünü uzatmak.
* * *
Gönül isterdi ki ilk adım devletten, Çaykur’dan gelsin...
Ama ilk adımı özel sektör attı.
Lipton, Türkiye’de “sürdürülebilir çay tarımı” için yola çıktı.
25 yıldır bu yolda standartlar oluşturan Yağmur Ormanları Birliği’nden (Rainforest Alliance) iki yıl uğraş sonunda sürdürülebilirlik sertifikası almayı başardı.
Bu sertifikayı almak epey iş. Sadece çevreyle ilgili değil, işçilere adil muamele ve iyi çalışma koşullarından mesleki sağlık ve güvenliğe, toplumsal ilişkilere birçok sosyal kriter de var.
Kriterleri yerine getirdiğinizde sadece toprağın verimi artırmıyor aynı zamanda bölgeyi kalkındırıyorsunuz.
* * *
Önce bölgeye bir toprak analizi laboratuvarı kuruldu. Ve burada ortaya çıktı ki Karadeniz’de çiftçilerin kullandığı gübre miktarı toprağın ihtiyacı olanın iki katı.
Dolayısıyla bu gübre hem toprağa zarar veriyor hem de çiftçi gübreye iki kat fazla para harcıyor.
Sürdürülebilir çay üretimine geçen çiftçiler, gübreye yılda 480 bin lira daha az harcadı. Hedef, daha çok çiftçiyi eğitip bu tasarrufu 3 milyon liraya çıkarmak.
* * *
Lipton Rize’deki 191 çay alımevi kapsamında çiftçilere çay tarımı bilimi, erozyonla mücadele, tampon bölge uygulaması, evsel atık yönetimi, çalışan sağlığı ve güvenliği, kayıt tutma, yaban hayatı koruma, çalışanların adil yönetimi konularında eğitimler verdi.
Bir toprak haritası çıkarıldı. Bu haritada çay tarımı yapılan bölgedeki toprağın pH değerleri ve mineral oranlarına göre uygun gübre tipi ve miktarı hakkında bilgi verildi.
Deneme Bahçesi ile çiftçilere en doğru tarım yöntemleri uygulamalı olarak gösterildi. Atık toplama projesiyle bölgenin atık sorununa çözüm getirildi. Sağlık Bakanlığı’na hibe edilen KETEM aracıyla bölgede erken teşhis amacıyla meme ve rahim kanseri taramasına önayak olundu.
Hedef, bölgede yaşayan 65 bin insanın ürünlerini, gelirlerini ve geçim kaynaklarını iyileştirmek, daha fazla kaynak tüketmeden çevreyi korumak ve 5 bin yıllık tarihi olan çay bitkisinin daha uzun yıllar topraklarımızda yetişebilmesi için toprakların verimini artırmak.
Çaykur’un da tez vakitte harekete geçmesi dileğiyle...
Paylaş