Paylaş
Siz 500-600 metrelere boydan boya çay, fındık, mısır ekerseniz toprağın su tutma kapasitesi belli bir düzeyin üstüne çıktığında toprak kaymaları kaçınılmaz olur. Tarımsal etkinlikleri toprak koruma önlemleri almadan yaptığınızda da ‘500 yılda bir gelen yağış’ savunması boşa çıkar.
Hopa’daki sel ‘Allah’ın işi’ değil.
Çünkü...
Siz bölgedeki köylerde, mahallelerde yapılaşmaları denetlemezseniz, isteyen istediği yerde, istediği gibi bina yapar.
1985’te yürürlüğü konulan, 2001’de adı Plansız Alanlar Yönetmeliği olarak değiştirilen yönetmelik Doğu Karadeniz’deki köylerde gerektiği gibi uygulanmıyor.
Köy ve köy civarında oturanların yapı yapabilmesi için ihtiyar heyetince verilen yazılı izin kuralının uygulanmasından sorumlu olan Valilikler işini yapmıyor.
Hopa’daki sel ‘Allah’ın işi’ değil.
Çünkü...
Siz teknik yanlışlar yapar, Hopa’daki gibi kızılağaç ve kestane ağaçlarının kesimini serbest bırakırsanız yaygın bir ormansızlaşmaya, ağaçların yerine kökleri sığ ağaççıkların, otlukların yaygınlaşmasına yol açarsınız. Suyu dağda birikmeye başladığı yerde durduramazsınız; bir çağlayana dönüştüğü yerde hiç duruduramazsınız.
Hopa’daki sel ‘Allah’ın işi’ değil.
Çünkü...
Siz yaylaları daha çok kullanıcıya açarsanız bitkisel örtüsüzleşmeyi daha da hızlandırırsınız.
Hopa’daki sel ‘Allah’ın işi’ değil.
Çünkü...
Siz akarsularda selleri önlemek, en aza indirmek için altyapı çalışmalarını yapmazsanız selleri tetikler ve yaygınlaştırırsınız. Utanmadan ‘Yeşil’ adını verdiğiniz ‘yol’la da yangına körükle gidersiniz.
Karadeniz doğasının kabul etmediği sahil yolunu yaptınız...
Bu yol dağlardan gelen dere sularını kesen bir sete dönüştü. Gelen bütün dere suları bu sete çarpıp geri basıyor, su baskınlarına neden oluyor. Yetmez gibi bir de ‘Yeşil’ yolu yaparsanız sahil yolunun seti ile dağlardan geçen bu yol arasına sıkıştırılan Karadeniz halkının başına daha büyük ‘felaketler’ açarsınız. Aklınızı peynir ekmekle mi yediniz?
Hopa’daki sel ‘Allah’ın işi’ değil.
Çünkü...
Siz bulduğunuz her dereye HES yaparsanız bitki örtüsünü ve ormanları yok ederek yağış ve bitki örtüsü dengesini iyiden iyiye bozarsınız.
Yukarıda saydığım noktalara değinen Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Yücel Çağlar diyor ki:
“Sellerin temel nedeninin yalnızca alçak yerlerdeki ‘betonlaşmalar’ olarak algılanmasına yol açabilecek söylemler bölgedeki ‘sorumlu sorumsuzların’ yine gözlerden kaçırılmasına yol açacak.”
“4 aylık yağış 6 saatte yağdı” diyerek ‘felaketi’ safi hava durumuna bağlayan siyasal iktidar selleri de ‘kaçınılmaz yazgıya’ dönüştürmeye çalışıyor. İş cinayetlerinde olduğu gibi, doğal felaketler sonucu ölümlerde de sorumlular belli.
Sorumlu Allah değil...
Önlem alabilecekken almayanlar, kırsal yerleşimlerdeki arazi kullanımında yaşanan başıbozukluğu düzeltmeyenler, toprak koruyucu önlemleri yasalarla zorunluluk olmaktan çıkaranlar, ağaç kesimlerine izin verenler, denetim yapmayanlar.
Olup biten doğanın intikamı değil, doğayı göz önünde bulundurmayanların faaliyetlerinin sonucu.
Teşhisi doğru koyalım ki, tedaviyi ‘dua’da aramayalım.
Paylaş