Sivil toplum dışlanarak kadın meseleleri çözülmez

BOŞANMALARI Araştırma Komisyonu’nun boşanma oranlarını düşürme niyetiyle hazırladığı rapordaki kadın haklarını sıfırlayan önerileri savunacak tek bir çağdaş zihniyette insan yoktur herhalde.

Haberin Devamı

Peki böylesine çağdışı bir rapor Meclis’ten nasıl çıkabiliyor?

 

Çıkabiliyor çünkü bu süreçte, kadın alanında tecrübeli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri dinlenmedi.

 

Mart ayında işin rengi belli olmuştu aslında.

 

Ömrünü kadın hakları mücadelesine adamış avukat Hülya Gülbahar, Eşitiz İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ) temsilcisi olarak katıldığı komisyon toplantısında görüşlerini sunarken, milletvekili Sait Yüce sözünü kesmiş ve onu komisyondan kovmaya kalkışmıştı. Yüce başka bir toplantıda da Çocuk Vakfı Başkanı

 

Mustafa Ruhi Şirin’e aynı muamelede bulunmuştu.

 

*

 

Haberin Devamı

Tüm tarafların katılımının sağlandığı, tartışarak üzerinde uzlaşılmış bir metin değil bu.

 

Hem CHP hem de HDP muhalefet şerhinde görüşlerine başvurulmasını önerdikleri kişilerin ve STK’ların davet edilmemesini, dinlenmemesini ve iki komisyon üyesinin sözlü saldırıya uğramasını eleştirdi.

 

HDP komisyona davet edilen uzmanların yelpazesinin konuyu kapsamaktan uzak kaldığını belirterek şöyle bir not düştü: “Boşanmış İnsanlar ve Aileleri Platformu, Çocuksuz Babalar Derneği, Boşanmış Babalar Platformu, boşanmış babaların sorunlarını anlatacak bir uzman davet edildi, boşanmış bir anneyi dinlemeye ise ihtiyaç hissedilmedi.”

 

*

 

2000’lerin başlarında hükümet deneyimli kadın örgütleri ile yakın çalıştı. O dönemi Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü şöyle özetliyor:

 

“Hükümet bizim deneyimlerimizden yararlandı, bizden fikir aldı, komisyonların sürekli söz alıcısı olduk ve kanunların yapımı sürecinde yer aldık.”

 

Haberin Devamı

Avukat Hülya Gülbahar ise “Kendimizi dinletmek için yine uğraşıyorduk ama dinletebiliyorduk” diyor.

 

Eşitlik tartışmalarıyla beraber hükümet ve kadın örgütleri arasında ilk kırılmanın yaşandığını söyleyen Gülbahar ekliyor:

 

“‘Siz marjinalsiniz, Anadolu kadınını temsil etmiyorsunuz’ diyenler oldu. Bizi Nişantaşılı, marjinal falan göstermeye çalışıyorlar ama aslında değiliz. Hafta sonu Uşak’taydım; farklı kentlerden çeşit çeşit kadınla beraberdim. Benim olduğum komisyonda tesettürlü bir teyze de vardı, punk bir üniversite öğrencisi de. Ve biz hep birlikte Anayasa’da kıyafetin, genel ahlakın vs. nasıl ele alınması gerektiğini tartıştık. Uzlaşamadığımız konuları metnin dışında bıraktık. Bu gibi deneyimler bize hem farklılıklara karşı hassas olma hem de çoklu ayrımcılıkları fark edebilme konusunda yetenek kazandırıyor.”

 

Haberin Devamı

Güllü, Türkiye’de deneyim sahibi kadın örgütlerinin önemli olduğunu çünkü kadınlarla ilgili sorunların masa başı kanunlarıyla halledilemeyeceğini, alanlardan, vakalardan bilgi temin etmiş sivil toplumun tecrübelerine ihtiyaç olduğunu söylüyor: “Damdan düşenin dilinden sivil toplum anlar. Hele bir de ona dokunmuşsa, hele bir de ona çare olmak için tüm kanuni yolları zorlamışsa. STK’lar deneyimleriyle gelir.”

 

*

 

Kadın meselelerinde kadın örgütleri süreçlerden dışlanmamalı. Bu ülkede yıllarca kadın hakları alanında mücadele vermiş kadın örgütlerine muhalefet partisi muamelesi yapılmamalı. Zira bunlar, toplumun her kesiminden kadınla görüş, inanç, ekonomik statü fark etmeksizin iç içeler. Türkiye’nin tüm illerinde bu işe emek veren insanlarla çalışıyorlar. Onların muhalifliği siyasal bir yandaşlık değil. Onlar sadece çağdaş ülkelerde kadın normlarının nasıl olduğunu anlatıyor. Onların yolundan gidersek kazançlı çıkacağımızı anlatıyorlar. Bir siyasi partinin bilgisini veya fikrini aktarmak peşinde değiller.

 

Haberin Devamı

Amaçları, deneyimlerini aktarmak.

 

Buna izin verilmediği sürece hem demokrasi hem de kadınlar hasar görüyor.

Yazarın Tüm Yazıları