Positano’nun tek komünist aristokratı

Positano’da kaldığım oteli, Le Sirenuse’u anlatmadan Güney İtalya dosyasını kapatacak değilim.

Haberin Devamı

Bu sadece güzel bir otel değil...
Hikayesi olan, kuşaklar boyu gelen sahiplerinin ruhunu taşıyan bir otel.
Öyle ki John Steinbeck, Mayıs 1953’te Harper’s Bazaar’a yazdığı makalede uzun uzun bu otelden ve sahibinden bahseder.

* * *

1951’de Sersale ailesi, II. Dünya Savaşı sonrası amcalarından miras kalan Positano’daki yazlık evlerini küçük ama birinci sınıf bir otele çevirmeye karar verir ve Le Sirenuse’u açarlar.
Otel başta sekiz odadan ve Amalfi açıklarındaki adalara bakan geniş bir terastan oluşur.
Yıllar sonra bugün 62 odası var ama ev havasını hiç kaybetmemiş.
Duvarları bembeyaz, mobilyaları antika-modern karışık.
Yerler renkli Vietri karolarıyla döşeli.
Odaların tavanı kubbeli, duvarlar eski ustaların yağlıboya ve suluboya tablolarıyla süslü.
Balkonda otururken tek gürültü, sahile vuran dalgaların sesi.

* * *

Haberin Devamı

Steinbeck vaktiyle Positano’ya ayak bastığında otelin sahibi Marki Paolo Sersale tarafından karşılanır.
O dönem Positano henüz önemli bir turist çekim merkezi değil ve İtalya’nın savaş yaralarını sarmasına daha birkaç yıl var.
Sersale entelektüel ve koleksiyoner bir adam, aynı zamanda Positano’nun belediye başkanı.
Savaş bitmiş ve hâlâ koyu kralcılar olsa da İtalya epey solcu.

* * *

Steinbeck’in Positano deneyimi tam da bu iklime rastlar.
Ünlü yazar, Marki’yi şu sözlerle anlatır:
“Sirenuse’ün sahibi İtalyan bir aristokrat. 50’lerinde, güçlü, yakışıklı, hayatını kıyılardan topladığı enkazla kazanan bir adam görünümünde ve çok çalışkan bir belediye başkanı.”

* * *

Marki’nin belediye başkanlığı hikayesi şöyle gelişiyor...
O dönem Positano 15 belediye meclisi üyesi seçiyor. Sonra da bu meclis üyelerinden birini belediye başkanı atıyor.
“Positano halkı çok kralcı. Bu Güney İtalya’nın geneli için geçerli olsa da, özellikle Positano için doğru. Balıkçılar ve ayakkabı ustaları, marangozlar ve kamyon şoförleri kral yanlısı” diye yazar Steinbeck.

* * *

Ama halkın Marki’yi belediye başkanı seçmesinin sebebi buna tam tezat oluşu.
Marki bir komünist, adanın tek komünisti.
Kral yanlısı seçmen için çekici olan tam da bu, Marki’nin farklılığı.
Marki neden komünist olduğunu hiç anlatmıyor ama 1947’de partiden öfkeyle değil, daha çok bir tiksinmeyle ayrıldığını söylüyor.
Partiden ayrıldığında, Positano halkı belediye başkanları farklılığını yitirdi diye üzülüyor ama yine de Marki’yi başkan seçmeye devam ediyor.

* * *

Haberin Devamı

Hem aristokrat hem komünist olunur mu demeyin.
Olanlar var.
Hem de Positano gibi yerde.
Bu beldeye yolunuz düşerse, Marki’yi anmadan geçmeyin.

Yazarın Tüm Yazıları