Nükleer santralin zemini çürük mü?

Başımızda iki tane nükleer santral belası var. Mersin ve Sinop’ta kurulmak istenen santraller.

Haberin Devamı

Oldu bittiye getirilmeye çalışılan “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci”nden burnumuza tuhaf kokular geliyor.
Birgün gazetesinden Doğu Eroğlu’nun haberine göre TMMOB, Mersin’e kurulmak istenen Akkuyu Nükleer Santrali’ne ait ÇED raporundaki mühendislerin imzalarının sahte olduğunu kriminal incelemeyle ortaya koydu.
Bakanlık topu şirkete attı. Şirket, mühendislerin açıklamalarını öne sürdü. Her iki mühendis de şirketten erken ayrılmış, “Gerekirse dışarıdan destek veririz” demiş, sonra gidip rapora imza atmışlar.
Tuhaf haller.

****

Gelin geriye, Akkuyu’nun ÇED sürecinin başlangıcına gidelim.
Filiz Yavuz’un Can Yayınları’ndan çıkan “Beni ‘Akkuyu’larda Merdivensiz Bıraktın” kitabında süreç anlatılıyor.
Yavuz’un konuştuğu Prof. Dr. Tolga Yarman’a göre; 1970’lerde ne çevresel etki değerlendirmesi vardı, ne turizm etki değerlendirmesi ne de sebze meyve etki değerlendirmesi.
Yer lisansı bu ölçütleri kapsamıyordu.
Üstelik o yıllarda nükleer güvenliği sorgulatan Three Mile Island, Çernobil ve Fukuşima kazaları henüz yaşanmamıştı.
Bunlar önemsenmedi; 1970’lerden kalma verilere yenileri eklenerek 2013 sonunda Akkuyu’nun yer lisansı yenilendi.
Deprem konusundaki etütlerin içeriğine dair bir açıklama da yapılmadı.

****

Kitapta 1977’de Akkuyu’da zemin etüdünde işçi olarak çalışan Hüseyin Sarı anlatıyor:
“Yeraltından çıkardığımız toprak kaya değil, kırık kum şeklinde gelirdi. Zeminin sağlam olmadığı o zamandan belliydi. Bir uzman ekibin çıkan taşları inceleyeceğini duyduk. Hemen Sinop’tan bir TIR dolusu taş getirttiler. Akkuyu’dan çıkan toprağı TIR’a, Sinop’tan gelen taşı da incelenmesi için sandığa boşalttık. Yani Akkuyu yerine Sinop’un taşına sağlam raporu verildi.
Yeraltındaki boşlukları doldurmak için her gün 25-30 ton çimento basıyorduk; çimento 300 metre öteden denizden çıkıyordu. Burada zeminin sağlam olduğunu kim söyleyebilir?”

****

8 yıl burada bekçilik yapan Mehmet Sarı ise santralde çalışan bir mühendisin zeminin çürük olduğunu söylediğinden söz ediyor.
Altyapı inşaatında çalışmış Süleyman Aytekin’in anlattıkları da tedirgin edici: “Sahildeki engebeyi düzeltmek için vurduğumuz matkaplar bazı yerlerde 10 metre indiğinde deniz seviyesine denk geliyor, su çıkıyordu. Biz ne olacağını sorduğumuzda susturmak için tehdit ediyorlardı.”

****

Akkuyu çevresinde Ecemiş Fay Hattı’nın yanı sıra Kıbrıs Dalma Batma Kuşağı, Ölü Deniz Kırığı, Güney Ege Dalma Batma Kuşağı ve Doğu Anadolu kırıkları var. 4 bin yıl boyunca burada yıkıcı depremler ve tsunamiler olmuş. Uzmanlara göre bir yerde belirli büyüklükte deprem olduysa gelecekte de aynı yerde en az o büyüklükte deprem olacaktır.

****

Belki de bu yüzden insan, sorumluluk sahibi bir mühendisin kocaman soru işaretleriyle dolu bir yerde nükleer santral kurulması yönünde imza atmasını beklemiyor.
Bu nükleer hevesi gelecekte canımızı yaktığında o rapora imza atan mühendisleri ve o imzaları attıranları şükranla olmasa da anacağız elbette.

Yazarın Tüm Yazıları