Paylaş
Sonuçta, bir kriz bitiyor, diğeri başlıyor. Ve bu dar zamanlarda kaç kadın bir takıma 30 bin euro verebilir, diye soruluyor.
Couture’ün prenslerinden Christian Lacroix’nın batması da moralman durumlara yardımcı olmuyor tabii.
Fakat, söylesenize, eskiden binlerce kadın bir takıma 30 bin euro veriyordu da şimdi mi kesenin ağzını açmıyorlar?
Tabii ki hayır. Couture’ün müşterisi hep çok az sayıdaydı; belki bu sayı dar zamanlarda biraz daha azalıyor ama bu dünya üzerinden silinmekte olduğunu da göstermiyor.
Couture zaten hiçbir zaman müşteri sayısıyla pek ilgilenmedi. Chanel’inden Dior’una birçok dev markanın couture bölümünün kâra geçtiğini mi sanıyorsunuz?
Yanılıyorsunuz. Yaptıkları o defilelerin masraflarını bile couture satışıyla çıkarmaları zor. Ama onlar bunu iyi birer reklam olarak görüyorlar.
COUTURE HAFTASI FRANSA’NIN GURURU
Ve Fransa, Haute Couture moda haftasına dört elle sarılıyor. şıklığın ağırlığını koyduğu hayat tarzıyla övünen Fransa için bu organizasyon milli bir mesele, gururları. Peynirleri gibi, şarapları gibi, Fransız mutfağı gibi... Ve tabii ülkenin harika bir reklamı. Bizim Türk politikacılar Fransa’yı biraz bu anlamda inceleyip bir ülkenin tanıtımı farklı yollardan nasıl yapılır görebilir ve moda endüstrisine daha fazla destek atabilirler.
İnsanlar sanıyorlar ki haute couture moda haftasına her parayı basan katılabiliyor ama fena halde yanılıyorlar. Türkiye’den kocası zengin, kendi sonradan olma tasarımcı türlü kişiliklerin girişimde bulunup ret cevabı aldığını biliyorum mesela.
Fakat bir kişi var ki ısrarla ve azimle Paris’teki Haute Couture haftasına katılıyor. Dilek Hanif’ten söz ediyorum. Sonuncu defilesiyle birlikte moda takviminin bu önemli etkinliğinde beşinci yılını tamamladı.
Federasyon önce başka ülkelerin tasarımcılarından kendilerine gelen couture moda haftasında yer alma taleplerini değerlendiriyor. Tasarımcının kendi ülkesinde geçmişi olup olmadığına, kaç kez defile yaptığına ve stiline bakarak kriterleri karşıladığını düşünürse onu önce “off list”ine, yani “ikincil liste”ye alıyor.
Bu hafta kapsamında yer alan markalar iki listede toplanıyor. Bunlardan biri in list; biz ona “esas liste” diyelim. Diğeri de bu söz ettiğim ikincil liste. ışte Dilek Hanif bu ikincil listede. Bu kötü bir şey değil; esas listede babaların olduğunu düşünürsek, oraya girmeniz için ne kadar kastıklarını anlayabiliriz. ıkincil listedeki tasarımcılara asla bir gün esas listeye zıplayacaklarının garantisini vermeyen federasyonun fısıltı gazetesine göre ise Hanif’in Ocak 2011’de esas listeye alınması gündemde. Eğer işler tıkırında gider ve bu gerçekleşirse Hanif, 11 yıl ikincil listede yer aldıktan sonra esas listeye atlamış olan Elie Saab’ı bile sollamış olacak.
“HANİF İZLENMEYE DEĞER OLDUĞUNU KANITLADI”
Peki tasarımcıyı esas listeye atlatan kriterler neler?
1- Stil kodları: Tasarımcıyı izliyorlar. Her defilesinde yer alan koleksiyonların birbirinden kopuk olup olmadığına, stil kodlarına sadık kalıp kalmadığına dikkat ediyorlar. Ondan bundan bir şeyler araklayarak mı ilerliyorsunuz, yoksa kendi özgün tarzınızla mı diğerlerinden farklılaşıyorsunuz? ışte bütün mesele bu.
2- Yüksek kalitede işçilik: Couture’ün olmazsa olmazı.
3- İstikrar: Bu çok önemli. Öyle arada bir couture haftasına katılmakla olmuyor. Devamlılık önemli.
Dilek Hanif’in doğru yolda olduğunun sinyallerini veren en önemli şeylerden biri, geçtiğimiz hafta New York Times’da yayınlanan bir makale oldu. Jean Paul Gaultier, Valentino ve Elie Saab’ın haute couture koleksiyonlarının değerlendirildiği 27 Ocak tarihli yazıda ikincil listeden tek yer verilen tasarımcı Dilek Hanif oldu. Bakın ne yazdılar:
“Türk tasarımcı Dilek Hanif -resmi haute couture haftasının ikincil listesinde ağırlanan küçük markalardan biri- yumuşak renklerde kısa kokteyl elbiseleri ve işli yeleklerden oluşan çok güzel bir koleksiyon sergiledi. Bu defileyle Hanif, izlenmeye değer bir tasarımcı olduğunu kanıtladı.”
New York Times’daki bir makalede Dilek Hanif’in bu babalarla birlikte ve böyle iyi sözlerle anılması az buz değil.
Le Monde da yer verdi
Le Monde’da, “Gölgeden Işığa” başlıklı, Dior, Chanel ve Jean Paul Gaultier gibi sadece devlerin, büyük maison’ların sözünün geçtiği couture haftasındaki yeni isimlere ağırlık veren bir yazı çıktı. Ve burada da Dilek Hanif bunlar arasında yer alan tek Türk oldu.
Yazıda Hanif’in koleksiyonunun rafineliği ve zarafetini ön plana çıkaran iltifatlar kullanılmış. Manşet altındaki ikinci başlıkta ise “Georges Chakra, Dilek Hanif, Alexandre Vauthier, Eric Tibusch gibi tasarımcılar pençeleri çıkardılar” diye bir yorum yapılmış.
Paylaş