Kral Abdullah lütfedip kadınlara 2015’te seçme-seçilme hakkı tanıdı. Millete mış gibi bir Arap Baharı yaşatıyor. Biz de yedik.
Beterin beteri var ama kadınlar açısından en beteri Suudi Arabistan. Kadın doğduğunuza sizi pişman edecek, hadi doğdunuz, intihar etmediğinize şaşırtacak derecede adaletsiz sosyal sisteminin kökenlerine inerken bandı 7’nci yüzyıla kadar geri sarabilirsiniz. Suudi kadınlar bir düzine temel haktan mahrum. Uzun ve utanç verici bir liste. Seyahat edip edemeyeceklerine, çalışıp çalışamayacaklarına, sağlık hizmeti alıp alamayacaklarına, okula gidip gidemeyeceklerine, iş kurup kuramayacaklarına babaları ya da kocaları karar veriyor. Mahkemedeki tanıklıkları erkeklerinkine eşit sayılmıyor. Yüzde 58’i üniversiteden mezun olsa da bunların sadece yüzde 14’ü çalışıyor. Öyle ki zaman zaman kantarın topuzu kaçıyor. Hatırlayın, 2002’de din polisi Mekke’deki bir okulda çıkan yangından kurtulmaya çalışan 15 genç kızı, dini kurallara uygun giyinmedikleri gerekçesiyle geri çevirmiş ve diri diri yanmalarına neden olmuştu. Polis, kızları kurtarmaya çalışan itfaiyecileri de “İçeri giremezsiniz, kızlara dokunamazsınız, günah” diyerek engellemişti. Din polisine yönelik eleştiriler Suudi yönetimince hiç hoş karşılanmasa da, Suudi medyası sert tepkiler vermişti. Geçtiğimiz pazar, Kral Abdullah hükümdarlığının en delikanlı hareketini yapıp kadınlara seçme-seçilme hakkını tanıdı. Kadınların kendisi tarafından seçilen şuraya da girebileceğini söyledi. Ama ne zaman? 2015’te. Abdullah kendini reformist olarak tanımlıyor. Tunus, Mısır ve Libya’daki demokrasi yanlısı hareketlerden ilham alacak tehlikelerin önüne geçmeye çabaladığı aşikar. Daha martta Suudi protestocuları susturmak için millete 130 milyar dolar verdi. Ama kral biraz yalandan reformist. Gerçek bir reformist olduğunu göstermek için kraliyet ailesi ve aşırı uç Wahhabi yöneticileri memnun etmeye çalışmak yerine esas değişime imza atması gerekiyor. Danışıklı dövüştüğü bu adamlar kadınları siyasete almanın “şeytana kapıyı açmak” olduğunu söylüyor. Bu adamların bazıları ahlaki yozlaşmanın arttığı gerekçesiyle 1979’da Mekke’deki Kutsal Camii’yi işgal eden militanlara sempatiyle yaklaşıyordu. Suudi aktivistler yıllardır 150 kişilik şuranın kralın eliyle değil seçilerek oluşturulması gerektiğini savunuyor. Kral bu tartışmayı susturmak için kadınları şuraya alacağını söylüyor. Ayrıca bakalım alacak mı, daha 2015’e çok var. Bu ülkede malumunuz kadınların araba bile kullanması yasak. Böyle bir ilkellik var mı... Bu yaz kadınlar sürücülük hakkı için kampanya düzenleyen bir dolu kadın tutuklandı. Bazı muhafazakarlar aynı şeyi yapacak kadınlara fiziksel saldırıyı yüreklendiren bir sosyal medya grubu kurdular. Suudi Arabistan’ın daha Arap kışından çıkıp baharına geçmesine var. Daha çok ekmek yemeleri lazım. Öyle kadınların ağzına bir parmak bal çalarak olacak iş değil.
Ateşle oynayacağım
Cam sanatı oldum olası ilgimi çekmiştir. Elle yapılan hemen her şeyi denediğim halde camla hiç haşır neşir olmadım, ateşle oynamadım. 3-14 Ekim tarihleri arasında Karadeniz Riva’daki Cam Ocağı Vakfı’na dünyaca ünlü cam ustası Lucio Bubacco geliyor. 15 yaşında “sanatçı” unvanını kazanmış dünyanın en önemli cam ustalarından biri. Dünyaca ünlü birçok müze koleksiyonunda eserleri yer alıyor. Bubacco iki hafta boyunca burada eğitim verecek. İlk hafta başlangıç seviyesindekilere, ikinci hafta bu işi bilenlere. Ben gidip deneyeceğim, deneyimimi size aktaracağım. Meraklısıysanız siz de buyurun.