Paylaş
DEMİREL’in ölüm haberinin geldiği gün ortalıkta bir ölüm haberi daha dolaşıyordu. Pek kimsenin ruhu duymadı.
Altınoluk’ta emlakçılık yapan Kemal Divrikli yoldaki kaplumbağayı ezilmesin diye almak isterken motosikletin çarpması sonucu ağır yaralanmış, kaldırıldığı hastanede 59 yıllık ömrü sona ermişti. (Şefik Dinç, Habertürk)
Kızı, babası yoğun bakımdayken sosyal medya hesabından “Tosbağa kurtarırken ölünmez” diye bir mesaj atmıştı.
Tosbağa için canını verdi Divrikli. Böyle iyi bir insandı belli ki.
Öyle ki, öldükten sonra bile iyiliği dokundu. Akciğer, karaciğer, böbrek ve korneaları alınarak organ nakli bekleyen 4 hastaya nakledildi, Divrikli onlara can oldu.
*
Divrikli’nin cezaevinde olan oğlu ise babasının cenazesine ancak defin sırasında katılabildi. Zira, cenazenin cemevinde olacağını öğrenen cezaevi yetkilileri “Cemevi ibadethane değil” diyerek zorluk çıkarmışlardı.
Meydanlardan “Başörtülü bacılarımı okullara almadılar” diye çığırarak, haklı bir isyanı siyasi malzemeye çevirenlerin ülkesi burası.
Safi kendine din özgürlüğü isteyenlerin ülkesi burası.
Din özgürlüğünü ‘Sünni Müslümanlık’la sınırlayanların, onun dışında ne var ne yok ezip geçenlerin ülkesi burası.
*
Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni, birkaçı dışında ek protokollerin hepsini ve Avrupa Konseyi nezdinde düzenlenen diğer insan hakları sözleşmelerini onaylamış bir ülke.
Anayasa’ya göre milletlerarası antlaşmalar kanun hükmünde.
*
Gelin, cemevleriyle ilgili AİHM kararlarına bakalım.
Akla gelen ilk örnek Yenibosna’daki Pir Hoca Ahmet Yesevi Cem Kültür Merkezi.
2002’den beri ibadethanelerin elektrik faturaları Diyanet’e bağlı bir fondan ödeniyor. Ancak cami, mescit, kilise ve sinagog ibadethane sayılırken, cemevi bunların dışında bırakılıyor.
Yenibosna’daki cemevi biriken borcu için mahkemeye başvursa da Diyanet Aleviliğin bir din, cemevinin de ibadethane olmadığı görüşünü verince dava reddediliyor. Dosya AİHM’ye geliyor.
AİHM din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edildiğine karar veriyor. Hükümetin çeşitli hukuki girişimlerine rağmen karar kesinleşiyor.
*
Bu karar “Cemevi ibadethane sayılır mı?” tartışmasına son noktayı koymuş oldu.
AİHM açıkça şunu demiş oldu: “Devlet tüm inançlara tarafsız kalmak zorundadır. Devlet bir inancın meşruiyeti hakkında değerlendirme yapamaz, hüküm veremez.”
Yani eğer senin Diyanet İşleri Başkanlığın ‘Alevilik dindir, değildir’ mevzularına giriyorsa sen tarafsız değilsin.
AİHM önceden de Sinan Işık adlı Alevi vatandaşın açtığı davada nüfus cüzdanında din ibaresinin kaldırılmasına karar verirken yine Diyanet’in ‘Alevilik din değildir’ görüşünün tarafsız devlet anlayışıyla bağdaşmadığına dikkat çekmişti.
Ancak biz gerçek anlamda demokratik bir hukuk devletinde yaşamadığımız için bu cemevi sorunu çözülmedi.
*
13 yıllık AKP iktidarının inkârcı politikaları ve hocaların fetvalarıyla iyice kemikleşen sorunun çözümü için Alevi yurttaşlar AİHM kapısını zorlayıp duruyorlar.
AİHM’nin önünde iki dava daha var. Biri Alevilerden alınan vergilerin Diyanet’e aktarılarak burada kullanılması. Diğer dava da Alevilerin inanç varlıklarını oluşturan dergâhların devlet işgali altında olması.
Alevilere uygulanan haksızlıklar ve hukuksuzlar ortada.
Umalım ki yakın gelecekte bir evlat babasının cenazesi cemevinden kalkacak diye cezaevinden izin almakta zorlanmasın...
Umalım ki hak ve hukuk, inisiyatifi
bu vicdanı kuruyup dökülenlerden
çekip alsın.
Paylaş