Paylaş
Germanwatch tarafından hazırlanan Küresel İklim Risk İndeksi 2017’ye göre, 1996-2015 yılları arasında gerçekleşen iklim kaynaklı afetlerde 530 bin kişi hayatını kaybetti ve 3.08 trilyon dolarlık hasar gerçekleşti.
İklim değişikliğinden en çok, iklim değişikliğinin sorumlusu olmayan az gelişmiş ülkeler etkilendi.
En çok etkilenen 10 ülkeden 9’u az gelişmiş ve düşük gelirli; 4’ü Afrika kıtasından.
Afrika 2015’te büyük sel felaketleri ve kuraklıkla uğraştı.
Yani, dünyanın sonunu büyükler getirse de, bedeli küçükler ödüyor.
Rapor 1996-2015 arasında iklim kaynaklı afetler nedeniyle Türkiye’de 351 milyon dolarlık hasarın meydana geldiğini de ortaya koyuyor.
Türkiye, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgelerden olan Akdeniz Havzası’nda.
Ülkede yıllık ortalama sıcaklıklarda 2,5-4 derece düzeyinde artış görülecek, ülke yakın gelecekte daha sıcak, daha kurak ve yağışlar açısından daha belirsiz bir iklim yapısına sahip olacak.
Bizi daha sıcak yazlar, daha ılık kışlar, Doğu Karadeniz’in kıyı kesimleri dışında tüm yurtta daha az yağış bekliyor. Bu değişiklikler Konya’da buğdayın, Uludağ’da kayağın, Karadeniz’de hamsinin sonu olabilir.
Deniz seviyesinin yükselmesi, Çarşamba, Bafra ve Çukurova gibi nehir deltalarının ve kıyı kentlerindeki düşük kotlu alanların sular altında kalmasına yol açabilir; küresel deniz seviyesindeki 1 metrelik yükselme Türkiye’de 3 milyon kişiyi etkileyebilir.
Türkiye’de su stresi çeken alanlar artabilir, yüzyıl sonuna kadar nüfusun yüzde 45’i su kıtlığıyla karşılaşabilir.
Doğu Karadeniz bölgesinde yağış artışı, heyelan riskini artırabilir.
Hâl böyleyken, Türkiye hâlâ “özel koşulları” olduğunu söyleyerek iklim değişikliğinin önüne geçmeyi hedefleyen Paris Anlaşması’nı onaylamıyor. Oysa onaylayan ülke sayısı 110’a çıktı. Şu anda küresel emisyonların yüzde 75’i anlaşmayı onaylayan ülkeler tarafından salınıyor.
Paris Anlaşması süreci ve iklim müzakereleri hız kesmeden ilerlerken, her gün anlaşmayı onaylayan ve sürecin parçası olan ülke sayısı artıyor.
İklim değişikliği konusunda kötü şöhretli ülkelerden Japonya 8 Kasım’da, Avustralya 9 Ka-
sım’da anlaşmayı onaylamıştı. Böylece, dünyanın en büyük 20 ekonomisinin temsil edildiği G20 ülkelerinden sadece Türkiye, İngiltere ve Rusya henüz anlaşmayı onaylamadı.
Fakat İngiltere AB üyesi ve AB, anlaşmayı 4 Ekim’de onayladı; böylelikle İtalya ile İngiltere de anlaşmanın yükümlülüğü altına girdi. Türkiye ise G20 ülkeleri içinde anlaşmanın parçası olmayan iki ülkeden biri olarak kaldı.
Paris Anlaşması emisyon azaltımı gibi konularda gelişmiş/gelişmekte olan ülke ayrımı yapmasa da, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere teknoloji transferi ile iklim finansmanı sağlanmasını hükmediyor.
Türkiye iklim finansmanına erişmek istiyor. Ama bu talebi buzdolabında, ülkeler küresel meselelere odaklanıyor.
Yani böyle giderse, Türkiye “özel koşulları” nedeniyle müzakerelerde yine “değerli yalnızlığıyla” kalabilir.
Paylaş