Her koyun kendi bacağından...

BAŞBAKAN “En az 3 çocuk” talimatını vereli 4-5 yıl oluyor.

Haberin Devamı

O günden bugüne nüfus patlaması yaşamak şöyle dursun...
Giderek azalıyoruz.
Malumunuz, boşanmalar.
Boşanan çiftlerin sayısındaki artış 2010’da yüzde 3.86 iken, 2011’de yüzde 1.3 idi.
Ve boşanmaların yüzde 40 civarı evliliğin ilk 5 yılında gerçekleşiyor.
Yani 3 çocuktan evvel, düşündüler ki öncelikle evlilik kurumunu kurtarmak gerek.

Mesele sadece çocuk da değil.
Evlilik kurumu, toplumsal sistemin yapması gerekenleri daha etkin ve üretken yapabilmesine yarıyor.
Daha da önemlisi, yapmaması gerekenlerin de yapılmasını önlüyor.
Lakin...
Zaman değişiyor.
Önceden evlilik toplumsal sistemle bireyler arasında bir aracı kurumken...
Modern toplumda okullar, medya vs, çocukları toplumsal sisteme uygun yetiştirme işini ailelerden devraldı.
Yani, evlenilmese de oluyor.

Yine de hemen herkes evliliğe bir şans veriyor.
Çünkü dış dünyanın hoyratlığında sığınacak daha âlâ bir liman yok.
Adam patrondan fırçayı yediğinde sevgilisinin önceliği olmayabilir. Ahmet’ten, Murat’tan, Zeynep’ten ona sıra gelmeyebilir.
Oysa nikâhlı karısı öyle mi?
Evliliği çoğunluk için cazip kılan, dışarıda birileri onu tokatlarken, evde ona “Büyüksün” diyen birinin varlığı.
Ve her daim varlığı. İstikrar.
Peki limana demirlemiş çiftler neden ilk 5 yılda havlu atıyorlar derseniz...
Boşanmalara en çok, toplumsal hiyerarşideki yerinden o kadar da hoşnut olmayan kesimlerde rastlanıyor.
Genç evleniyor, 3-5 yılda evliliğin onları umdukları yere ulaştırmadığını görüyorlar. Kadın “Bu adam yüzünden olmadı” diyor, adam “Bu kadın yüzünden”...
İyisi mi boşanıyorlar.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bunun önüne geçme gayretinde.
Buna göre DEVLET, çiftler sorun yaşadığında “bir şeyler” yapacakmış.
Vaktiyle karıkoca arası olaylarda, bir aile büyüğü, kanaat önderi, öğretmen veya imam arayı bulurmuş ya...
O hesap.
Ama normalde görevi, aileleri özel hayatlarına bulaşmadan destekleyecek politikalar geliştirmek olan devletin özel hayata müdahalesinin düzgün bir yolu var mı?
YOK.
Devlet bireylerin özel hayatına ne zaman fazla burnunu sokmuş olur?
HER ZAMAN.

Evlilik, sorumluluk sahibi yetişkin bireylerin tamamen kişisel ve bireysel kararıdır.
Politikacıların meselesi değil.
Ben çocuk değilim.
Seçimlerimin sorumluluğunu sırtlanabilecek, sonuçlarına katlanabilecek yaştayım.
İstersem giderim, yıldırım nikâhı kıyarım...
İstersem tek celsede boşanırım.
Kimsenin, hele de devletin burada söz hakkı olamaz. Görüş bildiremez.
Ama soran yok.
Memlekette pilot çalışmalar başlamış bile.
Burdur’daki denemede 25 evli çiftin 6’sı boşanmaktan vazgeçirilmiş.

Özgürlük seçme hakkı demek, kendimiz için seçenek yaratma hakkı demek.
Devletin görevi sadece bizim seçimlerimizi özgürce yapmamızı sağlamak.
Seçimlerimizin sorumluluğunu almazsak, insan değil, şey oluruz.
Bazılarımız hemen her zaman, çoğumuz bazen göz göre göre patlak seçimler yapacak. Diğerleri onaylamayacak.
Olsun.
Bu kimseye seçimlerimize müdahale iznini vermez.
Hele devlete hiç vermez.

Yazarın Tüm Yazıları