Paylaş
JWT’nin dünyanın genel tüketici trendlerini takip eden bir bölümü var. Bu sunum da kişisel bakım trendlerini içeriyordu. Bakın güzellik dünyası nereye gidiyor:
AKILLI (TELEFON) GÜZELLıK
Araştırmalara göre akıllı telefon piyasası 2010’da kişisel bilgisayar sektörünü gölgede bırakacak. Yıl sonu itibarıyla dünyada cep telefonu abonelerinin sayısı 5 milyara ulaşacak.
Tüketicilerin markalarla bağlantı şeklini de değiştiren telefonlarda güzellikle ilgili yüzlerce uygulama var. 7 ila 10 milyon iPhone veya iTouch kullanıcısı güzellikle ilgili bir uygulamayı indirmiş durumda. Güzellikle ilgili aklına takılan bir şey mi var, açıyor telefonunu, bilgiye ulaşıyor. Resmini telefona yükleyip sanal saç modellerini deneyebiliyor mesela.
? Peki ne olacak?
Markalar mevcut yazılımlarla ortaklıklar oluşturup kendi uygulamalarını geliştirecek. Büyük güzellik markaları giderek daha fazla “akıllı (telefonla) güzellik” piyasasına girecek.
BıLıMSEL GÜZELLıK
Giderek daha fazla ürün biyokimyasal ve tıbbi gelişmelerden faydalanıyor ve bu ürünler estetik cerrahiye alternatif olarak pazarlanıyor.
Tüketiciler hâlâ krizin etkisi altında olduklarından dış görünüşlerini iyileştirmek için fiyatı daha uygun ve daha az radikal yollar arıyorlar. Tüm dünyada cerrahi uygulamaların oranında düşüş görüldü. Bilim artık şişelerin içinde.
? Peki ne olacak?
Gelişmiş lüks güzellik ürünlerinin bazıları tabana yayılacak ve eczane/market raflarında uygun fiyatlı ürünler görmeye başlayacağız. Sonuçta, estetikçiye gitmeden estetik etkisi gösteren kremler geliştirilecek.
KUSURSUZ MILLENIALS Y NESLı
Bugün 30’larında olan Millenials, yani Y nesli, kozmetik tedavileri şimdiden denemiş ya da denemeyi düşünüyor. Onlar estetiğin tabu olmadığı bir dönemde büyüdüler. Her tür tedavi ve bakıma açıklar. Mükemmel iş veya kocayı ararken plastik cerrahinin nimetlerinden yararlanmaya niyetliler.
? Peki ne olacak?
Yine yukarıdaki maddeye vardık, markalar kozmetik uygulamaların sunduğu faydaları eczanelerde, marketlerde, mağazalarda şişelerde sunacaklar.
TEDAVı AMAÇLI KışıSEL BAKIM
Önemli olan sadece nasıl göründüğünüz değil, nasıl hissettiğiniz de... Yeni ürünler kullanıcıyı iyi hissettirmeyi de amaçlıyor. Beyindeki mutluluk hormonlarının düzeyini artırdığı iddia edilen kremler, beden ve zihin arasında uyumu sağlayan renk dalgaboylarından titreşim yarattığı öne sürülen ürünler çıktı piyasaya.
? Peki ne olacak?
Markalar ürünlerinin fiziksel etkisinin ötesine geçerek psikolojik faydalarını ileri sürecek.
GÜZELLıK GIDASI
ıyi bir cilt için dengeli beslenmek ve bol su içmek bir zamanlar yeterliydi. şimdilerde nutrikozmetik denen kavram dile yerleşiyor. Güzellik markalarının geliştirdiği nutrikozmetik adı verilen “güzellik gıdalarının” (yoğurt, meyve suları, şekerlemeler) kiminin saç uzamasını ve hacmini artırdığı kiminin tırnakları güçlendirdiği iddia ediliyor.
Shiseido cildi dolgunlaştırmaya yardımcı olduğu söylenen içecekleri piyasaya sürüyor, Tokyo’da kolojen temalı restoranlar açılıyor, cildi parlatan çaylar, cildi pürüzsüzleştiren çikolatalar, daha neler neler...
Yani artık yiyince boşuna “Yarasın” denmiyor.
? Peki ne olacak?
Artık kremler yetmeyecek, bir de lüks güzellik gıdaları etrafımızı saracak.
ERışıM
Güzellik medyasında bir patlama yaşanıyor. Tüketiciler dergiler, televizyon, internet veya akıllı telefon uygulamalarıyla en sofistike güzellik trendleri hakkında bilgi alabiliyor. Her gün yeni güzellik blogları tüketicilerin kullanımına sunuluyor. Ünlülere odaklanan ve reality show kültürünün gelişmesiyle tüketiciler her şey hakkında çok yakından fikir sahibi oluyor.
Bu yakın takip sayesinde en iyi güzellik ürünleri ve uzmanları hakkında bilgi topluyorlar. Markalar buna uyanıp işin uzmanlarıyla işbirliğine gidiyor ve böylece lüks demokratikleşiyor.
Normalde Karl Lagerfeld etiketli bir giysi alamayacak biri tasarımcının TopShop için yaptığı ürünlerden alabiliyor. Ya da normalde gidip saç boyası uzmanı Rita Hazan’a 600 dolar bayılamayacak bir ev kadını Elidor’un Co-Creations ürünleriyle Hazan’ın uzmanlığından faydalanabiliyor.
? Peki ne olacak?
Tüketicilerin uzmanlardan etkilenen ürün ve hizmetlere yönelik beklentisi artacak ve markalar bu tarz işbirliklerine daha fazla yönelecek.
Paylaş