Paylaş
Hani “önemli olan iç güzelliği” derler ya, oysa eskiden bedensel güzelliğin iç güzelliğin bir yansıması olduğu düşünülürdü. Yani, güzel insanların aslında iyi insanlar, çirkinlerin kötü insanlar oldukları...
Plato fani güzelliğin ideal güzelliğin yansıması olduğuna inanıyordu. Safo “güzel olan iyidir” diye yazmıştı. Rönesans hümanistlerinden Marsilio Ficino güzelliği “iyiliğin filizi” olarak tanımlamıştı: “Bu filizin cazibesiyle, bir tuzak gibi, gizli iç güzellik görebileni kendine çeker... Dış güzelliğin göstergeleri bizi yönlendirmeseydi bir şeylerin içinde gizli olan iyiliği hiç tanımazdık.”
Baldassare Castiglione 1561’de şu satırları karalamıştı: “Güzellik kutsaldır. Çok nadir olarak kötü bir ruh güzel bir bedenin içine girer, demek ki dış güzellik iç güzelliğin doğru bir işaretidir. Denebilir ki iyi ve güzel aynı şeydir, özellikle de insan bedeninde. Ve fiziksel güzelliğin nedeni ruh güzelliğidir.”
16’ncı yüzyılda Francis Bacon “Biçimsiz insanlar şefkati geçersiz kılar” demişti.
Geçtiğimiz hafta en çok ilgi çeken haberlerden biri, lüks giyim markası Prada’nın Japonya’daki mağazalarında çalışan “yaşlı, şişman ve çirkin” personeli işten kovma girişimi ve buna karşı açılan davaydı.
Prada herhalde “çirkin” personeli iç güzelliğe sahip olmadığı için kovmak istemedi. Neyse ki zamanımızda biliyoruz ki artık iç güzellik başka bir şey, güzel olmayan birinin kötü insan olduğunu düşünmeyecek bir medeniyet seviyesine ulaştık.
Prada’nın kaygısı başka. Prada belki güzel satış görevlilerinin müşterilerin daha çok para harcamasını sağlayacağını düşünüyor ama yanılıyor.
Bakın neden...
Evet, fiziksel güzellik başkalarının içindeki vericiliği ortaya çıkarıyor. Ama maddi değil, manevi anlamda vericiliği...
Bir psikiyatrın araştırmasını ele alalım.
75 erkeğe çekici kadın fotoğrafları gösteriliyor ve bunlardan seçecekleri bir tanesi için neler yapabilecekleri soruluyor: Mobilya taşımasına yardım etmek, borç vermek, kan vermek, böbrek bağışlamak, onu kurtarmak için bir kilometre yüzmek, onu yangından kurtarmak, hatta teröristlerin el bombasının üzerine atlamak...
Erkekler güzel bir kadın için bu riskli eylemlerin çoğuna gönüllü olmaya hazırlar. ısteksiz davrandıkları tek konu ise güzel kadına para vermek.
Şu durumda, güzel satış görevlisinin Prada’daki satışları artıracağı teorisi çürümüş olmuyor mu?
El ele tutuşmak
Sarılmak bile el ele tutuşmanın yarattığı etkinin yakınından geçmez. Sevgilisinin elini tutan dünyaya “O benim” mesajını verir. The Beatles “Lütfen bana erkeğin olmama ve elini tutmama izin vereceğini söyle” diyordu, hatırlayın. Bu açıdan bakıldığında el ele tutuşmak mülkiyet, birinin sahibi olma gibi olumsuz mesajlar verir. Kimileri için de romantizm demektir el ele tutuşmak.
Dostlar birbirine sarılabilir ama yolda el ele tutuşarak yürüyen iki dost görseniz garipsemeden edemezsiniz. Ne de olsa el ele tutuşmak belki fiziksel eylemler içinde en samimi, en yakın olanı. ılişkiler hep el ele tutuşarak başlamaz, “eli elime değmedi” sözü bu işin olmadığını anlatmaz mı zaten?
Sağlıklıdır da aynı zamanda. Bilimsel araştırmalara göre el ele tutuşmak beyindeki bazı noktaları hareketlendirir, rahatlama, güven hissini tetikler.
Gazeteler, geçen hafta birbirlerini aldattıkları iddialarıyla gündemi meşgul eden Sarkozy çiftinin oy vermeye giderken el ele tutuşmalarını büyüteç altına almış. Hadi fotoğrafı okuyalım...
Belli, Sarkozy Carla’nın elini tutmaya çalışarak romantik dakikalar yaşama peşinde değil. O daha ziyade bütün bu dedikoduların ardından dünyaya “Biz bir çiftiz.
Problem yok” mesajı vermek istiyor.
Sarkozy’nin elini tutmasına kerhen izin veren Carla ise belli ki sinirli. Kadınlar sevgililerine, kocalarına sinirlenince en son istedikleri şey el ele tutuşmak olur herhalde. Carla dedikodulara sinirlenmemiş olsa dünyaya göstermek istercesine Sarkozy’nin elini sımsıkı kavrardı.
Belli ki o kocasına sinirlenmiş. Acaba neden? Sarkozy onu aldattı diye mi, yasak aşkıyla gittiği tatilden acil geri çağırdı diye mi?
Paylaş