Mideniz kalkabilir ama görünen o ki geleceğin, hem de çok uzak olmayan geleceğin mönülerinde çokça böcek bazlı yemeklere rastlayacağız. Dünya şu aralar bunun altyapısını hazırlamakla meşgul.
20 kerevit alın, temizleyin, iki saat tuzlu suda kaynatın ve sonra buzlu suda soğutun. Balkabağı saplarını üç dakika tuzlu suda kaynatın ve sonra buzlu suda soğutun. Kurutulmuş 50 gram solucanı kıyın.Bir tabağa biraz zeytinyağı döküp solucanları üzerine serpin. Diğer malzemeleri ekleyip servis edin.”Wired dergisinden aldığım bu yemek tarifi yakın gelecekteki diyetimize dair bir ipucu veriyor: Böcek. Aslında böcekler çok eski zamanlardan beri sofralarda yer buluyor. Eski Yunan ve Roma’da şarapla marine edilmiş ve bala batırılmış çekirge ve ağustos böceği yeniyordu. Eski Ahit’in üçüncü kitabında da çekirge ve ağustos böcekleri izin verilen besin kaynakları arasında gösterilir. Beğenin, beğenmeyin, böcekler yakında yeniden tabaklarımızda yerini alacak. Bu benim uydurmam değil, burada sıralayacağım bilgileri Wired dergisinde ve Financial Times gazetesinde çıkan haberlerden derliyorum. Dünyada yenen binden fazla böcek türü var. İnsanlar böcekleri bazen canlı canlı mideye indiriyor, bazen kızartması, bazen de çikolata kaplısı tercih ediliyor. Kimi zaman böcekler öğütülerek çorbalara vs ekleniyor. Böcek yiyen insanları 3’e ayırabiliriz: 1. Diyetlerinin bir parçası olarak yiyenler - Afrika ve Amazonlar’daki bazı kabileler. 2. Böcekleri lezzetli yemeklere dönüştürenler - Taylandlılar gibi... 3. Farkında olmadan tüketenler - Konserve domates, fındık ezmesi ve organik yiyeceklerin içine böcekler ister istemez kaçıyor. Geçtiğimiz yıl Hollanda Tarım Bakanlığı, geleceğin besin kaynağı olarak böcekleri incelemeye odaklanmış dünyanın ilk üniversite araştırma merkezine 1 milyon euro verdi. Bu merkez, böcekleri soframıza taşımak yolunda bir iş planı yapacak. Hollanda tarım bakanı Gerda Verburg, bakanlığın kantin mönüsüne böcek içeren yemekleri koydurdu bile. Birleşmiş Milletler’e bağlı Yiyecek ve Tarım Organizasyonu 2008’de bu konu üzerine üç günlük toplantı düzenledi; böcekleri besin kaynağı olarak kullanmanın besinsel, örgütsel ve girişimci yönünü inceledi. 2013’te konu üzerine küresel bir konferans planlanıyor. Dünya çapında böcek yemeyi alternatif bir yaşam tarzı olarak sunan bir hareketten de söz etmek mümkün. Kaliforniya’daki MiniLivestock grubu “böcek yeme” meraklarını etkinliklerle, workshop’larla ve düzenledikleri yemeklerle yaymaya çalışıyor. İtalya’daki Enrico Caffi Doğal Bilimler Kent Müzesi dört yıldır böceklerin servis edildiği yemekler düzenliyor. İngiltere’nin ünlü mağazaları Selfridges ve Fortnum&Mason’da böcekten yapılan atıştırmalıklar satılıyor. Londra’daki restoran Archipelago böceği gurme seviyesine taşıyor. “Heston’un Ziyafetleri” adlı televizyon programı için Heston Blumenthal böcekleri Viktoryen usulü pişiriyor. Pizza sosu ya da köftede böcek eti olan yakın geleceği hayal edebildiğini söyleyen böcekbilimci Marcel Dicke, “Bir tabak karidesi iştahla yiyorsanız, güzel bir yusufçuk larvası ya da çekirge yemeğini de zevkle mideye indirebilirsiniz. Ben bunun olacağından eminim” diyor.
Neden böcek yiyeceğiz?
Dicke, insanları böcek yeme fikrine hazırlamak zorunda olduğumuzu, 2020’den itibaren pek başka seçeneğimizin olmayacağını söylüyor. Çünkü... 1. Böcekler önemli bir besin kaynağı. Bazı böcekler et ve balık kadar protein içeriyor. Kurutulduklarında ise protein miktarları ikiye katlanıyor. 2. Böcekler virüs taşıyıcı olamıyor, çünkü genetik anlamda insanlardan uzaklar. 3. Böcek yetiştiriciliği toprak, su ve enerji tüketimini ciddi anlamda azaltır. Et üretme amaçlı büyükbaş hayvan yetiştiriciliği tüm sera gaz salınımlarının yüzde 20’sinin sorumlusu. Buna hayvanları mezbahalara taşımak için, sonra eti imalathanelere götürmek için kullanılan yakıtı vs eklediğinizde ortaya çıkan tabloda kaynakların ciddi anlamda tüketimi ve karbon üretimi dikkat çekiyor. 1 kilogram et üretmek için salınan karbondioksit miktarı, 250 kilometre hızla giden bir arabanın çıkardığı karbondioksit miktarına eşit.