Paylaş
Ama iki gönül bir olunca samanlığın seyran olmadığının da farkındayım. Ne ben eşimden kat kat fazla kazanayım, ne de tersi olsun. Eşitlik maaşta başlasın.
Hiç kıvırıp yalan söylemeyeceğim... Kocamın ve benim gelirim arasında uçurumlar olmasını istemem.
Yani ne o benim iki katım para kazansın...
Ne de ben onun iki katı...
Benim idealim, ikimizin de eve aşağı yukarı aynı miktarlarda para sokmamız.
Ben ancak bu şekilde eşit bir ilişkinin içinde olduğumu hissederim.
“Eşitlik parayla mı ölçülüyor?” diyenleriniz olabilir.
Olsun.
Bence parayla da ölçülüyor.
Bir sürü kadın çalışmayıp ya da az kazandığı işlerde çalışıp kocasının parasıyla yaşıyor.
Bana göre değil.
Son yıllarda giderek artan sayıda erkek de eve ekmek getirmesi için karısının eline bakıyor.
Bu da bana göre değil.
O yüzden gelir eşitsizliği yaşanan evlerdeki boşanmaları anlıyorum. Hatta, hak veriyorum.
Gündemde Cem Özer ile Nurgül Yeşilçay’ın boşanması var ya...
Ondan girdik bu konulara.
Evliliklerinin bitişine Cem Özer’in borçlarının neden olduğu söyleniyor.
“İyi günde, kötü günde sözlerine ne oldu?” diyorlar.
Desinler... Para pul söz konusu olduğunda bu koca bir yalan.
Ve iki gönül bir olunca samanlık seyran falan da olmuyor.
En azından gerçek dünyada...
Zengin kadın moral bozar
Geçtiğimiz aylarda Almanya’daki İşgücü Çalışmaları Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırma, eve ekmek getirenin kadın olduğu durumlarda boşanma riskinin çok yüksek olduğunu ortaya koydu. Aynı araştırmaya göre, erkeklerin kadından fazla para kazandığı evliliklerde çiftler “Oh” çekebilir, evlilikleri sağlam.
Ülkemiz istatistik fakiri olduğu için rakamlara ulaşmak pek mümkün olmuyor ama Batı’ya bakacak olursak...
İngiltere’de yüz binlerce kadın (yüzde 21) sevgilisinden veya kocasından daha fazla para kazanıyor. Bu ilişkilerde kirayı, faturaları, çocukların okulunu kadınlar ödüyor.
Ve bu durum belki ilişkilerin tümünü yıkmıyor ama hemen hepsinde çiftler arasında gerilime neden oluyor.
Bir kere kadın kocasına olan saygısını, hayranlığını kaybediyor. Ardından erkek gücünü kaybettiği hissine kapılıyor. Ve işler sarpa sarıyor.
Sır değil, günümüz dünyasında en çok para kimdeyse güç de onda. Kadınların parayı kazandığı evliliklerde erkekler kendilerine güvenini kaybediyor. Çünkü geleneksel evliliklerde de para güç demek.
Erkekler parayı, gücü ve kendine güveni aynı kefeye koyuyor. Karılarından az kazandıklarında egoları hasar görüyor, yeterince erkek olmadıklarını düşünüyorlar.
Karılarının ilişkide patronluk
taslayacağından, egemenliğini ilan edeceğinden korkuyorlar.
Boş yere değil... Birçok evlilikte eve yüksek meblağı sokan kişi aynı zamanda ailenin en güçlü ferdi. Ve erkekler ortak kasaya en çok katkıda bulunan kişi olmak istiyor, çünkü bu onların kimliğinin ve erkek rolünün merkezinde. Erkeklik gururu da diyebiliriz buna.
Bu gurur zedelenince kimi hıncını alırcasına şiddete başvuruyor, kimi başka yerlerde arıza çıkarıyor. Kimi ise hayatının tadını çıkarıyor.
Kadınlara gelirsek... Kocala-rından fazla para kazananlar evdeki erkeğe kıyasla hallerinden memnun görünebilirler. Ama sorduğunuzda hepsi kocasının gelirini yükseltmesini istediğini söyler. Bir kere ortak endişe şu: “Olur da işimi kaybedersem masrafları, borçları kim ödeyecek?”
Evdeki gerilimin nedeni ise kadının sırf para kazanmakla kalmayıp (erkeğin eli bir kenarından hamura değse bile) evi de, çocukları da çekip çeviren görevinden kurtulamaması.
Başka bir araştırmaya göre kocalarından fazla para kazanan kadınların yüzde 41’i ev ve çocuklarla ilgili kocalarından fazla iş yapıyor. Yani kadının hayatı çift vardiyalı bir iş gibi. Buna çocuklarına zaman ayıra-mamanın vicdan azabını da ekleyin. İşte size bir dilemma.
Nurgül Yeşilçay’a kızabilir misiniz?
Paylaş