Çinli kadının ikilemi

80’lerde iddia edildi ki kadınlar çocuk da yapar, kariyer de. Yapmasına yapıyorlar ama epey sancılı oluyor. Nedenini öğrenmek için Çin’e bakalım. Ogilvy Asya Pasifik Bölgesi Kültür-İçgörüler Direktörü Kunal Sinha değişen Çin’i anlatıyor.

1.34 milyar nüfusa sahip Çin’de kadın sayısı 652.9 milyon (nüfusun yüzde 48.73’ü).
Ülkedeki üst düzey yöneticilerin yüzde 34’ü kadın. Yönetici pozisyonundaki Çinli kadınların yüzde 19’u CEO titrini taşıyor. Çinli kadınlar çok hırslı. Çalışan kadınların yüzde 75’inin hedefi üst düzey yönetici olmak.
Kişilik bunalımı yaşıyor, annelik ve kariyer arasında gidip geliyor, kendilerini seçim yapmak zorunda hissediyorlar. Bunun sonucunda da birçoğu anneliği erteliyor. Pekin’de çocuk doğurmayan kadınların oranı 21 yılda yüzde 4.08’den 11.19’a yükseldi.
Kadınlar bir yandan beyaz yakalı işlerde çalışıyor, kız arkadaşlarıyla takılıyor, dünyayı geziyor, cep telefonu ve internet sayesinde bağlantıda kalıyorlar; modernler ve kendilerine güvenleri yüksek.
Ama diğer yandan Konfüçyüsçü toplumun kemikleşmiş ataerkil idealleri, küçük prensesleri doğdukları andan itibaren ikincil cinsiyet kabul ediyor. Hayatları boyunca ailelerine kız çocuk doğurmanın hata olmadığını göstermeye çalışıyorlar. Modern görünümlerinin altında kendilerine o kadar da güvenli değiller. Ailelerinin ve toplumun onayını almak için hep daha başarılı olmaları gerekiyor.
Erkek gibi çalışıp kadın gibi düşünmek zorundalar. Çoğunluğu şirketlerde yüksek pozisyonlarda ya da kendi işlerini yapıyor. Çin’de her 5 girişimciden biri kadın; 29 milyon kadın girişimci var. Görüntüde güçlüler, iddialılar ve nasıl yükseleceklerini iyi biliyorlar.
Ama diğer yandan Konfüçyüsçü idealler, kadınları yumuşak başlı olma konusunda eğitmiş. Kadınlara hayatta başarının yolunun aynı zamanda aile kurmaktan geçtiği öğretilmiş. Erkekler hâlâ iş hayatındaki baskın güç. Kadınlar iş çevrelerinde nasıl davranacakları konusunda sürekli bir iç çatışma yaşıyor.
Kadınların yüzde 45.3’ü aile hayatı nedeniyle işlerini bırakmaya karşı. Yüzde 76.2’si profesyonel becerileri konusunda kendilerine güveniyor. Kadın yöneticilerin yüzde 72’si kariyer kadını olmanın aile kadını olmakla çelişmediğine, yüzde 51’i kariyerlerini ve aile hayatlarını dengeleyebileceklerine inanıyor, yüzde 88’i kişisel ilişkilerini iyi idare ettiklerini düşünüyor.
Çinli kadınlar için çocukları geleceğe dair tek umutları, emeklilik yatırımları. Çocuklarının ileride başarılı olması için ona her şeyin en iyisini verme konusunda çok çaba ve para harcıyorlar.
Diğer yandan, çalışmaları gerektiği için çocukları büyükanne ve büyükbabalar büyütüyor. Kadınlar çocuklarını gördüklerinde suçluluk duygularını telafi etmeye çalışıyorlar. Çocuklarıyla mesafeli ilişkileri var. ış disiplin ve tavsiye vermeye geldiğinde çaresizliğe düşüyorlar. Anne olduklarında hâlâ bekar hayatı yaşayıp ebeveyn sorumluluğunu almayı reddediyorlar.
“Metres pazarı” Çin’in lüks pazarının 3’te 1’ini oluşturuyor. Birçok kadın “Çalışacağıma metres olurum” diyor. Bu ciddi bir sosyal sorun. Çünkü bu eğilim daha üniversitede başlıyor. Üniversiteli kızlar hayatlarını yaşamayı, birilerinin kıyafetlerinin parasını ödemesini istiyorlar. “Eğer şutlanırsam bisiklet üzerinde ağlayacağıma bir BMW’nin arka koltuğunda ağlarım” diyorlar.

Batılı güzellik peşindeler

Çinli kadınlar artık para kazandıkları için güzelliğe daha çok vakit ayırıyorlar. Çin pazarına giren cilt bakımı ve kozmetik markaları hızla büyüyor. 2009’da yılda 2 milyon operasyonla Çin, estetik ameliyat konusunda ABD ve Brezilya’dan sonra üçüncü sıraya yerleşti.
Çinli kadınlar görünümlerini “Batılılaştırmaya” çalışıyor. Daha büyük göğüslere ve gözlere sahip olmak, yüzlerini inceltmek, boylarını uzatmak için bıçak altına yatıyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları