Çevre Bakanlığı duy seslerini!

BUGÜNKÜ çevre dramımız İzmir Menemen’den.

Haberin Devamı

1994’te buraya 1000 konutluk Villakent kuruluyor. Ardından, Serbest Sanayi Bölgesi’nde atık su arıtma tesisi yapılıyor. Önceleri yerleşkeye uzak bir mevzide. Ancak nedense, 2009’da şu andaki yerine taşınıyor.
Bölge halkı bu tesisin faaliyetlerinden, özellikle de oluşan kokudan yaka silkiyor.

*

Villakent sakini A.O., maliyeti arttırdığı için arıtmanın çalıştırılmadığını, atıkların toprağa gömüldüğünü, bu arada kirli havayı soluduklarını, Gediz Ovası’nın da zehirlendiğini iddia ediyor.
Burada Soma’dakine kısmen benzer bir süreç yaşandığını söylüyor:
“‘Biz buradaydık, siz sonradan yerleştiniz’ diyorlar. Biz sonradan geldik ama yakında Maltepe, Seyrek, Gerenköy gibi köyler yıllardır var. Gençlerine iş sahası olduğu için seslerini çıkaramıyorlar. Yedi yaşındaki torunum ‘pis kokuyor’ diye bize gelmek istemiyor, Kokunun kesif olduğu zamanlarda köpekler burunlarını patileriyle kapatıyor. Şikâyet ediyoruz; Çevre Müdürlüğü’nden görevliler gelip ‘Önlemler alınmış’ diyerek gidiyorlar. Hadi bizi önemsemiyorlar (özellikle çocuklar ve astımlılar zor durumdalar) güzelim ova zehirleniyor. Ayrıca biz bu dağ başını şehir suyu kullanarak dünya maliyetle yeşerttik, ağaçlandırdık... Şimdi kapıyı, pencereyi kapatıp içeride oturmak zorunda kalıyoruz.”

*

2012’de Villakent sakinleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na şikâyette bulunuyorlar. Şikâyet neticesinde işletmeye idari para cezası kesilse de faaliyetin düzeltilmesiyle ilgili herhangi bir adım atılmıyor. Atık havuzundan kükürt sülfür gazının salındığı iddia ediliyor. Bu gazın aside dönüşmüş hali kanserojen özellik taşıyor, insan sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor.
Deri üretiminin fazlaca olduğu serbest bölgede deri atıklarının toprağa ve suya verilmesi tabiatı da olumsuz etkiliyor.
Mağdur olan çevre halkı şikâyetlerinden net bir sonuç alamayınca işletme aleyhine Menemen Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuyor ve fiilin kovuşturmasına başlanıyor.
Davada henüz keşif yapılamadığından, atık havuzundan salınan kimyasalların ne olduklarını şu an için söylemek zor.
Keşif sonucunda bu kirliliğin ‘insan ve hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların ve bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabileceği’nin belirlenmesi halinde dava dosyası Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilecek.

*

Şimdilik şunu söyleyebiliriz: Ortada 1. sınıf gayrisıhhi müessese niteliğinde ruhsatlı sanayi tesisleri var; atıklarını nasıl bertaraf ettikleri düzgün denetlenmemiş, önlem alınmamış. Başvurular üzerine ‘çevreyi kasten kirletmekten’ ceza davası açılsa da, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı davaya müdahil olmamış.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de konuyla ilgilenmesi gerekiyor. Hem Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne hem de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na davaya müdahil olmaları ve sorunun çözümünde gerekeni yapmaları istemli başvuru yapılsa da, henüz etkin bir girişim yok.
Menemen verimli topraklara sahip ve tarımın ön planda olduğu bir ilçe.
Bu sorun, koku oluşumu ile çevre halkını rahatsız etmenin ötesinde toprakta, suda ve havada olumsuz etkilere neden olacak gibi görünüyor. Belki de oluyor bile.

Yazarın Tüm Yazıları