Herkes Bülent Arınç’ın gaf yaptığını söylüyor. Bence öyle değil. Aklının süzgecinden geçirmeden laf sokarken kullandığı ifadeler Arınç’ın dünyasını anlatıyor.
Dünyaya onun gözlüklerinden bakmak isteyenler birkaç başlıkta toplanmış Bülent Arınç külliyatına buyursunlar. Bakın Arınç bir şey derken aslında ne demek istiyor. Bir nevi sözlerinin meali...
İçki: İçkinin devamı sekstir, seks de devlet kontrolüne alınmalıdır, çağdaşlar, duyun sesimi! “Bir kısım çağdaş düşünceye sahip olduğunu söyleyenler, sadece içki ve seksle olaylara bakıyorlar. Evet onlar da çok büyük ihtiyaçlar, bir şekilde tatmin edilecek ama Türkiye bir hukuk devleti. Bu hukuk devleti içinde de her şeyin bir ölçüsünün olmaması, özgürlüklerin sınırsız olmadığı gibi çağdaşlığı içki kadehlerinde aramak ve orada bulmak isteyenlere ithaf olunur.”
Dış dünya: Sadece Müslümanlardan ibaret, bir gün herkes Müslüman olacak (2003’te Tokyo Camii’ni gezerken) “Umarım Japonlar da İslamiyet’i tanıdıkça, bu camiye gelip ibadet edenleri gördükçe, hak dinini intisap edeceklerdir.”
Hayvan hakları: Hayvan sevgisi ancak düşmana yakışır (2004’te TOKİ’nin milletvekilleri için site yapma girişimiyle ilgili gelen bir soru üzerine) “Bakın TOKİ moki derken, adamın (Bekir Coşkun) Pako’su öldü.”
Medya: Yerde taş bulsam kafasına atarım “İspanyolca’da ‘palavras’ var. Bizde de ‘palavracı’ diye bir tabir vardır. Bunlar olayları olduğundan biraz daha farklı gösterirler. Bizim medya da biraz böyledir.”
Sanat: Aman cinsiyeti karıştırmayalım (2005’te Manisa Dericiler Sitesi Başkanı Hüseyin Akdede’nin “Sayın Başkan’ım, size abi olarak hitap etmek isterim” sözü üzerine) “Bülent Ersoy deme de ne dersen de!”
Anti komünizm: En iyi komünist ölü olandır (Moskova’da Sovyet Devrimi’nin lideri Lenin’in mozolesi önünde) “Lenin’i ölü görmek çok güzel.”
Ekonomi: Paramızla yamyam dövdük, oley! “Çok şükür paramız kıymetlendi. Eskiden Afrika yamyamlarından daha değersiz bir paramız vardı.”
Daha az konuşsalar!
Türkiye’de politikacılar konuşmayı çok sever. Zaten bu ülkede politikacı olabilmenin ön koşuludur sanki iyi konuşabilmek. Batı’da eğitim, konuya hakimiyet, teknik bilgi ve beceri gibi kriterler esastır ama bizde paran varsa, hele iyi de konuşabiliyorsan 10 numara politikacısındır. Bülent Arınç da iyi konuşan politikacılardan. Birkaç yıl önce “Türkçe’yi güzel ve özenli kullanan devlet adamı” ödülü alması da tesadüf değil. Ancak kaderin bir cilvesi olmalı ki dilbilgisine son derece hakim olan Arınç, bazen diline hakim olamıyor. Üstelik bu Arınç’ın özelinde bir durum değil; iktidarı, muhalefeti hepsi için aynı. Madem hâl böyle, belki daha az konuşsalar daha az sorun çıkacak. Hem biz konuşmalarını değil, iş yapmalarını bekliyoruz siyasetçilerden. Zaten genel seçimiydi, yerel seçimiydi, referandumuydu derken konuşacakları çokça mecra oluyor önlerinde. Her günümüz seçim öncesi, her yerimiz seçim meydanı değil ki!