Paylaş
Bu saatten sonra da zor.
Ama inanın, biz de vaktiyle Batı’daki gibi bir cinsellik devrimi yaşamış olsaydık, durum farklı olurdu.
En azından bu raddede olmazdı.
* * *
Dünyanın geri kalanındaki kadınlar da güllük gülistanlık hayatlar sürmüyor. Kadın mücadelesi her daim sürüyor ve sürecek de.
Ama yine de, Batı bu anlamda bizden fersah fersah ileride.
Bizim ülkemizde otoriteye ve yanlılarına sorsanız Batı’daki kadınları “özgür” diye tanımlamaz; daha çok “dejenere” ve “yozlaşmış” sözcüklerini kullanırlar.
Bu beni çileden çıkarıyor.
Anladık, dünya erkeklerin dünyası. Bu artık sloganlaşmış.
Ama bizim ülkemizde kadın doğmak da ceza gibi bir şeye dönüşüyor.
Doğuştan son nefesine dek kadınlar sanki işlemedikleri günahların bedelini ödüyor.
* * *
Bu erkek egemen bakış dekolteli kadını tacize de layık görüyor, tecavüze de.
Kadını mal, meta gören zihniyet onun ayrı bir birey, insan olduğuna hiç aldırmadan, bunu zinhar kabul etmeden onun üzerinde söz sahibi olmayı kendine hak sayıyor.
Hele devlet politikaları bunu değiştirmek şöyle dursun, aleni şekilde bu zihniyeti besliyor.
Kürtajından, sezaryeninden, işinden, kıyafetinden, dekoltesinden, oturuşundan kalkışından, yürüyüşünden, hamileliğinden, cinsel hayatından her bir şeyine kanunla ya da sözel müdahalede bulunuyor.
Bunu da hep bir kılıfla süsleyerek yapıyor.
Baktı düz duvara çarptı, hafiften yan çiziyor.
“Ben aslında öyle demek istememiştim”, “Lafımı yanlış yerinden anlayanlar kötü niyetliler” vs laflarıyla üste çıkmalar, çarpıtmalar, topumuzu salak yerine koymalar...
* * *
Memlekette bir faşizmden bahsediyorsak, öncelikli olanlardan biri hiç tartışmasız erkekler tarafından kadınlara uygulanan faşizm.
Etraf tutarsızlıklarla, çelişkilerle dolu.
Kadınların başörtüsüyle devlet dairelerinde çalışmasının sağlandığı gün bir kadın çalışanın dekoltesi ekmeğine mal oluyor.
“Dünyanın her yerinde böyledir” gibi gerçeklik payı olmayan söylemlerle iş meşrulaştırılmaya çalışıyor.
Suudi Arabistan’da öyle olabilir ama hangi demokratik ülkede, muasır medeniyette bir kadın dekoltesinden şikayetçi olan bir siyasetçi yüzünden işinden olmuş? Tek bir örnek istiyorum.
* * *
Siyasetçilerin ifade özgürlüklerine gıpta ediyoruz. Keşke bizde de o kadar ifade özgürlüğü olsa. Ama pardon, ifade özgürlüğünü kadınların dekoltesine dair yorum yapmakta kullanan bir siyasetçinin başka işi yok mudur? Memleket işle kaynıyor halbuki.
Siyasetçi diyor ki “Bu toplum duyarlılığı” imiş.
Şu duyarlılık lafını bir daha duyarsam kusacağım.
Yine dışlayıcı, yine ötekileştirici.
Ya biz neyiz?
Biz toplum değil miyiz?
Her türlü yaşam tarzı müdahalesine “toplum duyarlılığı” sözüyle bir dayanak oluşturma çabası artık fena halde baydı.
Kadınlara istihdam sağlayacaklarmış.
Yahu ne istihdamı? Milleti işinden ederek mi istihdam sağlayacaksınız?
Ama pardon, siz kadınlara evden çalıştırarak istihdam sağlayacaktınız, doğru.
* * *
Neyse...
Kadınların kıyafetlerini eleştirmek bir siyasetçinin işi, ifade özgürlüğü falan değildir.
Eğer bu kadar meraklıysa ben seve seve Kelebek’teki Ayna köşemi kendisine verebilirim.
Orada dilediğince kadınların kıyafetlerini eleştirebilir.
En azından bunu siyasette değil, mecrasında yapar. Bir süre sonra da konuyu sisteminden çıkarır.
Olmaz mı?
Paylaş